BismillahirRahmanirRahim

“ Habib (AS)’ın Sevgisi”

Tüm HamdüSenalar Alemlerin Rabbi olan Allah’a’dır. Tüm HamdüSenalar, Kur’an’ı Kerim’in Fatır Suresinde şöyle buyuran Allah’adır: BismillahirRahmanirRahim; “Ey İnsanlar! Allah’a muhtaç olan sizlersiniz. Allah ise hiçbir şeye muhtaç değildir ve mutlak kemaliyle hep övgüye lâyık olan O’dur. Dilerse sizi yok eder ve yerinize yenilerini yaratır. Bu, Allah için güç de değildir. Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. Günah yükü ağır gelen kimse, onun taşınması için yardım çağrısında bulunsa -çağrılan yakını bile olsa- o yükten hiçbir şeyi başkası üzerine alamaz. Sen ancak, görmedikleri halde rablerinden korkanları ve namazı özenle kılanları uyarabilirsin. Kim arınırsa sadece kendi yararına arınmış olur. Her şeyin sonu Allah’a varır. Görmeyenle gören, karanlıklarla aydınlık, gölge ile sıcak bir olmaz. Dirilerle ölüler de bir değildir. Allah dilediğine elbette işittirir; ama sen kabirlerdekilere de işittirecek değilsin! Sen ancak bir uyarıcısın. Doğrusu biz seni hak ile desteklenmiş bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki içlerinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun. Seni yalancılıkla itham ediyorlarsa, bil ki daha öncekiler de (peygamberlerini) yalancılıkla itham etmişlerdi. Peygamberleri onlara açık kanıtlar, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi. Sonra ben o inkârcıları yakalayıverdim; bilsen nasıl bir cezalandırıştı o!” Sadakallahül Azim (35:15-27)

Tüm Salat ve Selam Peygamberler Sultanı, Nebilerin İmamı, İki Cihan Padişahı, Seyyidina ve Mevlana Muhammed Mustafa (AS)’ın üzerinde olsun. Resulullah Efendimiz (AS) şöyle buyuruyor: “Ne zaman bir kul bana salavat getirse, bir melek Rahman olan Allah’ın Huzuruna çıkıp onu sunar. Allah (SVT) da şöyle der: “Bu Salavatı alıp Kulum (AS)’ın kabri şerifine iletin ve bu salavatı getiren kuluma dua etsin. Bu salavat kendisine ferahlık olsun.”Allahummesalli ala seyyidena Muhammedin NebiyyilÜmmiyyi ve ala alihi ve sahbihi ve sellim.

Salat ve Selam Onun, Asil Ailesinin ve Mübarek Sahabelerinin üzerinde olsun. Özellikle de Dört Hulefa-iRaşidin, Hz. Ebu Bekir es-Sıddık, Hz. Ömer el-Faruk, Hz. Osman el-Gani, Hz. Ali el-Murteza ve Son Güne dek onların takip edenlere salat ve selam olsun. Salat ve selam Ahiret Sultanları olan Tarikatı Nakşibendiyye el-Âliye Meşayıhının üzerinde olsun. Salat ve selam, Adalet Padişahları, Veli Sultanları, Allah ve Peygamberinin sevgili kulları olan Osmanoğullarının üzerinde olsun. Allah onların makamlarını arttırsın. Allah onları sevenleri sevsin, onlardan nefret edenlere de lanet etsin. Allah haklarını kendilerine teslim etsin. Bizler de onların hizmetkarlarından sayılalım. Amin.

Ya EyyuhelMüminun! Ey İman Edenler! Müminlerin Bayramı olan, bu mübarek Cuma gününe hoş geldiniz. Recep Şehrullah ayının ilk Cumasına hoş geldiniz. Üç Ayların ilk mübarek gecesi olan Regaip Gecesini idrak ettik,hepiniz hoş geldiniz. Gavs-ül Azam Şeyh Abdül Kadir el-Geylani (KS), Peygamber Efendimiz (AS)’ın Regaip gecesinde özel ibadetler eda edenlere mijdeler verdiğini şöyle aktarıyor:

“Allah ibadette duran kişilerin günahları denizlerin köpüğü kadar, kum taneleri kadar, yağmur damlaları kadar ve ağaçların yaprakları kadar çok olsa dahi hepsini affeder. Kıyamet gününde ise ailesinden yedi yüz kişiye şefaat etmesine izin verilecek.

Kabirdeki ilk gecesinde kılmış olduğu namaz güzel bir yüz ve tatlı bir dille kendisini ziyaret edecek, <sana müjdeler olsun, her türlü cezadan azad edildiğini bildirmek için buradayım!> diyecek. Kul bunun karşısında, kimsin sen, vallahi senin yüzünden daha güzel bir yüz görmedim, senin kokundan daha hoş bir koku duymadım diyecek. Cevaben, sevgili dostum, ben senin kıldığın namazın sevabıyım. Bu gece senin dileğini yerine getirmek için geldim, yalnızlığını gidermeye geldim diyecek. Sonra Sur’a üflendiğinde Kıyamet Meydanının kavurucu ateşi altında sana gölge olacağım. O yüzden sana müjdeler olsun, çünkü Mevla’nın bereketinden asla mahrum bırakılmayacaksın.

Allah (SVT), Regabimizi kabul etsin. Allah (SVT) bizim aciz hizmetimizi kabul etsin. Allah (SVT), ibadetlerimizi kabul etsin. Allah (SVT) bizim dileğimizi Kendisine geri dönmek, Habibinin ve Sevgili Kullarının Rızasına nail olmak eylesin.

Ey İnananlar! Regaibİnananların Bayramı gibidir. Büyük Şeyhimiz, Evliyalar Sultanı Şeyh Mevlana Muhammed Nazım Adil el-Hakkani (KS) şöyle buyuruyor: “Mübarek günlerde de Cenab-u Rabbu l-‘İzzet kullarına şeref libası giydirir. Bu, RecebuŞehrullah’tır. Büyük bayramımızdır. Birbirimizi tebrik ettiğimizde, elimizden Melaike-i Kiram tutar. Bize gökyüzünün saadet libasından giydirirler. Onun için evvel zamanda insanlar bayramlarda, mübarek günlerde çocuklarını sevindirirler, yeni elbiseler giydirirlerdi.

Bayramda neyi kutluyoruz? Ahir zaman Nebisi, ahir zaman Peygamberi (sav) Allah’ın Sevgilisini kutluyoruz, Bu ayda Leyle-i Regaib vardır. Regaib Gecesi, Melekut Aleminden bu aleme,Ana Rahmine düştüğü gecedir. Bayram etti KevnuMekan ve Melaike-i Kiram.

Şeyhimiz, Sahib-ulSeyf Şeyh Abdülkerim el-Kıbrısi er-Rabbani Hz.leri Peygamber Efendimiz (ASV)’in büyüklüğünü daha da açarak anlatıyor “Allah (SVT)’nın ilk yarattığı, Peygamber Efendimiz (ASV)’in nurudur. Bundan sonra yaratılan bütün herşey işte bu Nurdan yaratılmıştır. Döktüğü her mübarek ter damlasından dahi bir insan yarattı. Ne yaparsak yapalım, ne kadar översek övelim Efendimiz (ASV)’e kafi değildir ama İlahi huzurda hep yüksek kabul görür. Kişi 24 saat namazda kılsa eğer Efendimiz (ASV)’e gereken saygıyı göstermezse yaptıkları kabul edilmeyebilir. Hepsi sıfırlanabilir. Ama kişi yaptıklarını Peygamber (ASV)Aşkıyla yaparsa İlahi Huzurda anında kabul edilir. Peygamber (ASV) buyuruyor ki:“RavzayıMutehhara da beni ziyarete gelip bana Salavat verdiginizde sizi duyarım sizi görürüm ve sizi tanırım. Eğer bana uzaktan Salavat yollarsanız kabrimde benimle olan bir Melek,yaradılmış insan sayısı kadar olan ağızlarıyla o kişinin ağzından bana yollanan Salavatları ulaştırır. Bu Melek Peygamber Efendimiz’e “ Ya Resulullah şimdi Adem evladından şu neslin şu kişinin bu çocuğundan şu evladı diyerek şeceresini verir ve yolladığı salavatı sunar. Buna karşılık Peygamber Efendimiz (ASV)Salavat yollayan kişinin hazinesine eklenmek üzere yaptığı her Salavata karşılık en az bir Salavat emreder. Ne zaman ki o salavatlara Peygamber Efendimizin verdiğikarşılıklar belli bir seviyeye ulaşır o kişi Peygamber Efendimizin duasını alır. Bu duaya kavuşan kişi ne dünyada nede ahirette dert yüzü görmez. Derdiniz tasanız kalmaz kalbiniz daima onlarla bağlı olur. AllahummaSalli ala SayyidinaMuhammed.

Ey İnananlar; bu ümmetten olmak bizim için şereftir. Allah Habibi’nin Ümmeti,Seyyidina Fahri Alem (AS)’ın ümmeti olmak bizim için en büyük Şereftir. Ey İman Edenler!Peygamberimiz’in gelişi bütün alemlere en büyük Rahmettir. Hayatımız O PeygamberinAşkı ve O Peygamberin Şerefi içindir. Allah (SVT)mubarek Kuran’ıKerimde şöyle buyuruyor: “De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, Peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Ve Peygamber Efendimiz (SAV) buyuruyor ki; Beni babasından çocuklarından ve bütün insanlıktan daha çok sevmedikçe hiç kimse iman sahibi olamaz. Bu Allah tarafından iman için konulmuş bir standarttır, kriterdir. İnsana İman ancak Peygamber Efendimizin Aşkıyla girer.

OsmanlıEcdadımızın topraklarındayız. Dünya tarihinde Devleti Âliyye dışında başka hiç bir medeniyet kendini Resulullah Muhabbetine adamamıştır. Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbuluFethi,Habibullah’a yazılmış bir Aşk Mektubudur. Seyfullah Yavuz Sultan Selimi ise Hilafeti alması içinseçti. Ve Habibullahın adımlarını takip ederek sina çölünü geçti. Resulullah’ınRavza-i Şerif’i ise Sultan AbdulAziz Hanın “Şefaat Ya Resulallah” diyerek ağladığı hat ile bezendi. Ulu Hakan’ın Seyyid’iKainat’a  Delail-i Şeriften okuduğu Salavatsız geçen günü yoktu. Resulullah’ı seven ve Resulullahın da onları sevdiği diyarlarda yürüyoruz. Onların gözyaşı, ter ve kanlarıyla suladığı bahçenin güllerini kokluyoruz. Gereken saygıyı gösterebilelim. Osmanlılar’ın Peygamber Aşkı o kadar çoktuki her anlarını Efendimiz (ASV) ile geçirmek isterlerdi. Onun içindir ki her yerde Hilye bulundurdular. Efendimiz (ASV) buyurduğu üzere : “Benden sonra gelenler Benim Hilyemi gördüklerinde Beni görmüş gibi olacaklar. Ve aşk ve özlem ile bakanlara Allah cehennem ateşinin dokunmasını yasaklayacak, kabir azabından korunacaklar ve Kıyamet gününe çıplak çıkanlardan olmayacaklar.”

Nedir bu Hilye? Şahı Merdan Hz. Ali el Murtaza’dan aktarılan Peygamberimiz ASV in tarifidir. Bu MubarekRegaib gününde Peygamber Efendimiz ASVin tarifini dinleyelim: “

AllahümmeSalli ve Sellim ve Barik Aleyh.

Bir defasında Peygamber Efendimiz (AS), Hz. Ebu Bekir ve başka Sahabelerle birlikte çölde seyahat ederken bedevi bir kadın olan ÜmmüMabed ile karşılaştılar. Kendisinden yemek istediler ancak hiç sunacak yemeği yoktu. Peygamber Efendimiz (AS) süt vermeyen bir koyuna elini koydu ve mucizesiyle birlikte o koyun süt verdi. Peygamber Efendimiz (AS) ayrıldıktan sonra, ÜmmüMabed’in kocası eve geldi ve bu mucize karşısında şaşırdı. Hanımına, Peygamber Efendimizi tarif etmesini istedi. Allah ondan razı olsun çünkü en güzel insanın bugüne kadar yapılmış en güzel tarifini bıraktı: “Öyle birisini gördüm ki güzelliği besbelliydi, yüzü parlaktı. Güzel huyluydu. Ne karnı büyük, ne de başı küçüktü. Çok güzeldi. Gözleri siyahtı, kirpikleri çoktu.  Sesi nazik, gözünün akı çok, siyahı da çok siyahtı. Doğuştansürmeliydi.  Kaşlarının ucu ince ve çatık kaşlıydı. Saçları koyu siyahtı. Boynu uzun ve yüksekti. Sakalı sıktı. Sustuğunda kendisinde bir vakar ve ağırbaşlılık vardı.

Sözleri sanki dizilmiş birer inci gibi ağzından tatlı tatlı akmaktaydı. Sözü açık ve hak ile batıl arasını ayırıcı olup ne acizlik sayılacak derecede az, ne de boş gereksiz sayılacak derecede çoktu.Uzaktan bakılınca, insanların en heybetlisiydi. Yakınıma gelince, herkesten daha tatlı ve çekiciydi. Kendisi orta boylu olup boyu ne hoşa gitmeyecek derecede uzun, ne de kısaydı. Sanki o, bir fidandı, iki fidan arasında bitmiş, parlaklığı ve yeşilliği, onlara üstün gelmişti.   Onun yanında arkadaşları vardı, o bir şey söylediği zaman onlar dinlerler, onun verdiği emri yerine getirmek için koşuşurlardı.”

Bu, Peygamber Efendimiz (AS)’ın zahiri cemalinden sadece bir damladır. Peki onun iç güzelliği ne olacak? Bir Allah Dostunun huzurunda bulunanlar, Şeyhimizin huzurunda bulunanlar, bu tarifi duyduklarında onun kokusundan bir nefha duyarlar. Çünkü Şeyhler, Peygamber Efendimiz (AS)’ın deryasında kaybolmuş olan zaatlardır. Onlara bakmak, Habibullah (AS)’ın Yüzüne bakmak gibidir. Kalbinde Şeyhinin Aşkı olmadan, Peygamber sevgisi iddiasında bulunma. Bu bir imtihandır.

Şeyhimiz diyor ki: “Kalp önce Allah’ındır. Sonra Peygamberi (AS)’ın sonra da Allah ve Peygamberi (AS)’ın sevdiği zaatlara aittir. Sonra yavaş yavaş daha fazla yer açılır. Kalbine koydukların sadece Allah’a baktıklarından dolayı yer açılır. Kalbe Peygamber (AS)’ı koyduğunda, Peygamber (AS) Allah’a bakar. Şeyhini koyduğunda, o da Allah’a bakar. Hepsi Allah’a bakar. O halde aslında kalbine olan Allah’tır. O yüzden onlar hakkında, onlara baktığınızda, size Allah’ı hatırlatırlar, denmiştir. Sana Allah’ı hatırlatırlar çünkü onlar Allah ile birlikteler. Aşk onlardan gelir ve öyle kalbimize girer. O Aşk ile ne yapacağını bilmen lazım. O Aşk ile ne yapacağını bilirsen yavaş yavaş aşina olursun çünkü Veliyullah, Allah’ın kulları, Allah’ın has kulları avamı aşina kılıp çekmek için onların seviyesine inerler. Ama sınırını aşmamak için kendimize set çekebilmemiz lazım. Çünkü belli bir zamandan sonra, Şeytan sana fısıldamaya gelir, <O kadar da çok şey bilmiyor. O da benim gibi> demeye başlarsın. Bunu dersen, işte o Aşk gider. İddia edersin ama ortada bir şey kalmaz. O gittiği zamanda yavaş yavaş, her şey kaybolur. Çoğu insan ben Allah’ı seviyorum diyor. Peki bunun alameti nerede? Allah’ı sevdiğini söylemek kolaydır. Allah, Peygamberine (AS) şöyle diyor, Söyle onlara ya Muhammed, eğer Allah’ı seviyorlarsa seni takip etsinler. Seni sevip, sana tabi olmaları lazım. Allah diyor ki; Allahı sevdiklerini söylüyorlarsa, seni sevip seni takip etmeleri lazım. Senin emirlerine uymaları lazım. Senin yaşadığın gibi yaşamaya gayret etmeleri lazım. Senin gösterdiğin şekilde yaşamaya çalışmalılar. Allah Aşkımızı test etmek için bize bir terazi sunuyor. Takip etmek, sevmek demektir. Sevmiyorsan birini takip edemezsin. Şeytan onları kandırmak için bir sürü şekilde gelir, çünkü kalbini bu şekilde teslim ettiğinde işi kolay değil. Onu değiştiremeyeceğini bilir. O yüzden kalbe nifak ve fitne tohumlarını ekmeye çalışır. Sonra kendinle tartışmaya başlarsın, şöyledir böyledir diye. Önüne birşey çıktığında hemen yoldan kaldır. O zaman ne kadar kolaylaşır ve Aşkın nasıl büyür görürsün. O Aşkın maksadı seni Allah’a götürmektir. Tüm Peygamberler, insanları Allah’a ulaştırmak için gelmiştir. Peygamberler, insanları bana gelin diye çağırmadılar. İnsanlara bunu demediler. Bana bakın. Rabbinizin isteği budur. Bu şekilde yaşamanız gerekiyor. Benim yaptıklarımı izleyin. Beni izleyin. Seyredin. Benim yaşadığım şekilde yaşamanız lazım. Rabbinizin sevdiği yol budur.”

Şeyhimizin sözleri bize ilaçtır. Şeyhimizin sözleri haktır. Şeyhimizin sözleri bizleri yaratılış gayemize geri götürecektir. Son nokta nedir peki, Güzel Edep sahibi olmaktır. Takip etmektir, Aşkını muhafaza etmektir.

Sultan Bahu’nun dediği gibi, “Herkes imanının muhafazası için dua ediyor ama Aşkı’nın muhafaza edilmesi için kim dua ediyor? Çünkü iman, aşkın ulaştığı yerden bihaberdir. Aşk yerine iman istemekten hicap duyar, utanırım ya Rabbi! Aşkımı koru, Aşkım için imanım kurban olsun.”

Tüm bunlar Güzel Edepte mevcuttur. Şeyh Mevlana’nın Yunus Emre Hz’den aktardığı gibi: “Girdim irfan meclisine, eyledim kıldım talep, dediler ilim geride, illa edep illa edep.”

Mevlana Hz.’nin şehrinde bulunuyoruz. İnşaAllah onun duasını alır da Edebe nail oluruz: “Allah’tan Edep ayrıcalığını diliyoruz. Edepsiz olanlar Rabbleri’nin lütfundan mahrum kalırlar. Edepsiz olan sadece kendine kötülük etmez, ufkun her cihetine ateş saçar. Edep, gökyüzünü ve semaları Nur’a gark eder. EdepMelekleri masum ve saf kılar.

 

Şeyh Lokman Efendi Hz.

Cuma Hutbesi

3 Receb 1443  –  4 Şubat 2022