BismillahirRahmanirRahim

“en kolay ve en hızlı yol ”

Bütün HamdüSenalar Rahaman ve Rahim olan Allah (SVT)’ya dır. Kuranı kerimde şöyle buyuran Allaha hamdü senalar olsun.BismillahirRahmanirRahim, “şüpehsiz Allaha karşı takva sahibi olanlar, müttakimler, cennetler içinde pınarlardadırlar. Onlara, oraya esenlikle, güven içinde girin denilir. Biz onların kalplerinde ki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı otururlar. Onlara orada hiçbir yorgunluk dokunmaz. Onlar oradan çıkarılacak da değillerdir. Ey Muhammed sav, kullarıma elbette benim çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver.” SadakallahülAzim . (15:45-50).

Bütün Salat ve Selamlar Seyyidinave Mevlana Muhammed Mustafa (AS)’a olsun. Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor; “Perşembe günü geldiğinde Allah, meleklerini gümüşten kağıt ve altın’dan kalemler ile gönderir. Onlar da, Perşembe günü ve gecesi salavat getirenlerin isimlerini yazarlar.”

Salat ve Selamlar Efendimize,Onun Asil Ailesine, Sahabe-i Kirama, özellikle Dört HulafayiRaşidin, Hz Ebubekir es-Sıddık, Hz Ömer el-Faruk, Hz Osman el-Gani, Hz Ali el-Murtaza ve son güne dek onları takip edenlere olsun.

Salat ve Selamlarbu yolunMeşayihininve azizler kervanın liderleri üzerineolsun.

Salat ve Selamlar osmanlı sultanlarını üzerinde olsun. 600 yıl boyunca Rasulullah efendimizin sancağını taşıyan ve onun varislerinin muhabbeti üzerine bir medeniyet kuran padişahlara salat ve selam olsun. Allah Onları sevenleri sevsin ve Onlardan nefret edenlere lanet eylesin. Allah Onların dönüşlerini ve haklarının iadesini hızlandırsın. Amin.

Ya EyyühelMüminun!Ey İnananlar! Ramazan daha yeni girdi şimdi ise ayılmaya koyuldu. Bu gece müezzin nidasını merhaba ya şehri ramazan demekten elveda ya şehri ramazan’a çevirecek. Bugün orucumuzun 14. Günüdür. Kendimizi muhasebeye çekmemiz gerekiyor. bu ayda neler kazandık, neler biçtik. Neleri kaybettik, neleri israf ettik. Değişiyor muyum daha iyiye mi gidiyorum yoksa açlık ve yorgunluktan başka elime geçen bir şey yok mu?

Bu 11 ayın sultanıdır ey müminler. Yüksek bir saygı ve hürmet göstermemiz gerekiyor ki, bu ay bittiğinde pişmanlıktan ağlayanlardan olmayalım. Gavsül azam ks, ramazana hürmet göstermeyenler hakkında bizleri uyarıyor. Eğer kişi bu ayda mağfirete nail olmuyorsa, hangi ayda nail olacak? diye soruyor. Bu yüzden kul, tövbe ile Allah svt ya dönmeli. Tövbe kapıları kilitlenip kapanmadan, Allah a tövbe ile dönmeli. Gözyaşları dökmeli. Rahmet zamanı geçmeden, çok geç kalmadan göz yaşları dökmeli.”

Peygamber efendimiz as bir defasında şöyl buyuruyor: “ümmetimden hiç kimse ramazanda gece ibadetlerini ihya ettiği sürece utanca düçar olmayacak. Oradan biri sorar; onları utanca düçar edecek şey nedir ya rasulallah? Efendimiz sav şöyle cevap verir: ramazan ayında kanunlara karşı gelip kötü ameller edenler, zina işleyip içki içenler bundan mahrum olacaklar. Allah ve melekleri, semalarda ki herkes onlara lanet edecekler. O lanet ise onların üzerinde 1 sene boyunca kalacak. Eğer bir sonra ki ramazan gelmeden vefat ederse, üzerinde 1 tane bile iyi amel olmadan ölmüş olacak.”  ya rabbi bizleri böylesi kötü bir sondan koru kolla ya rabbi. Biz aciziz, ramazana hürmet etmeyi, hakkı ile koşturmayı, onun rızasını elde edebilmek için koşturmayı nasip etmesini diliyoruz.

 

Kendimizi mümin olarak değerlendirebiliriz. Namaz kılıyoruz, oruç tutuyoruz bir sürü şey yapıyoruz. Ama bu imanın gerçek olup olmadığının bir imtihanı, bir test’i vardır. Peygamber efendimiz diyor ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selamı yayın. Peygamber efendimiz as yine şöyle buyuruyor; selamı yayın ki birbirinizi sevesiniz. Nefretten uzak durun çünkü o bir kılıçtır. Saçları değil ama dini keser.” Peygamber efendimiz yine hadisi kutside şöyle buyuruyor; “allahsvt şöyle buyuruyor: benim için birbirini sevenelere, benim rızamı kazanmak için bir araya gelenlere, benim için birbirlerini ziyaret edenlere ve infak edenlere muhabbetim vacip oldu. Birbirlri ile benim rızam için dost olup, birbirlerini müdafaa edenlere muhabbetim vacip olur.” Diye buyuruyor Rabbimiz.

Peki ramazanda oruç tutup, namaz kılıyorsak ama kardeşlerimize karşı hiçbir muhabbetimiz yoksa tuttuğumuz orucun ne kıymeti var? Oruç tutup namaz kılıyoruz ama, kalplerimiz nefret ile doluysa, birbirimizi küçük görüyorsak, tuttuğumuz orucun değeri nerede? Eğer birbirimize mümin diyorsak, allahsvt diyor ki: “innemel müminine ihvetün -Müminler ancak kardeştir”. Günümüz insanları bu şekilde yaşamıyor. Buna sahip olduklarını düşünebilirler. Buna sahipmiş gibi konuşabilirler. Ama insanlar böylesi bir yaşamı bırakalı çok oldu. Öyle ki artık çok garip bir hale geldi. Mü’minin nişanesi 1400 yıl boyunca bu olmuştur. Ancak ahir zamanda kendilerini Müslüman olarak adlandıranlar bu nişaneyi taşımıyor. Şeyhimiz sahibulseyf diyor ki; birbirinize tutunmanız lazım. Birlik olmanız lazım. Birbirinizden nefret etmenin zamanı değil. Aynı yola iman edenler birbirini sevmeli. Farklılıklarınız olabilir. Farklılıkları bir kenara bırakmamız gerekiyor. Allah hepimizi yarattı ve herkesin hakkı vardır. Düzgün bir şekilde bunu gözetmemiz gerekiyor. Gerçekten iman edip feda edenlerin yolundan gitmeliyiz. Mü’minlerin vazifesi sıkıca tutunup birbirinin faydasını gözetmektir. Peygamber efendimiz sav bizlere diyor ki: “birinin toprağı ve maı saldırıya maruz kaldığında bütün müminler ona destek olmalı.” Biz bunu kaybedeli çok oldu. Birbirimizin yanında oturuyoruz ama tamamen kopmuşuz. Kendimiz hakkında ve yanıbaşımızda oturanlar hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Müslümanın yolu bu mudur? Peygamber efendimiz emir veriyor. Benim ümmetim tek bir vücut gibidir. O vücudun bir tarafı acı çektiğinde bütün beden acı çeker. Bu şekilde olmalı. Bir mümin acı çektiğinde, başı derde girdiğinde, bütün beden o acıyı hissetmeli. Kendimize gelmemiz gerekiyor. En azından aynı yola iman ettiğimiz, aynı tarikatta olduğumuz insanlar, aynı Şeyhe bağlı olduğumuz insanlar olarak birbirimize tutunmamız gerekiyor. Birlik olmamız gerekiyor. Eğer böyle yaparsak kazanırız. Yapmazsak kaybedenlerden oluruz. Allahın bize ihtiyacı yok, bizim Allaha ihtiyacımız var. Şeyh efendi yine şöyle buyuruyor: “insanlar gerçek muhabbet nedir bilmeden birbirlerini kullanıyor. Gerçek muhabbet, sevgi sadece fiziksel şekle bağlı değildir. İnsanlar birbirini sevdiği zaman artık kelimelerden, sözcüklerden kurtulurlar. Kelimeler kaybolur. Kalpten konuşmaya başlar. Kalbinden bir bardak su istese, diğeri ona bir bardak suyu doldurur getirir. İşte kalpler konuşuyor. Bu gerçek sevginin, muhabbetin işaretidir. İki ruh bir araya geldiğinde, bütün cennetler, semalar sana açılır. Bizim buna odaklanmamız gerekiyor. Huzur bulmak istiyorsan bunu yapman gerekiyor çünkü bu yol en hızlı ve en kolay yoldur. Bir sürü başka yol vardır ama o yollar çok uzun yollardır. Bunlara gerek yok.” şeyhimizin sözleri ise hakktır.

Şeyhimiz Birbirinizi sevin, birbirinizi kollayın diyor. Kardeşliğinizi kalbinizde hissedin. Ve selamete ulaşmanın en hızlı yolu budur diyor. Başka yollar da var evet ama o yollar uzak. O yollara bakıp bize diyor ki: “bu uzun yollara girmeyin, bu kolay yoldan gidin, birbirinizi sevin. Bundan daha güzel bir öğreti, daha güzel bir yol olabilir mi? Şeyhimiz ise, Sıddık’ul Ekber Ebubekir Sıddık’a ra giden yolun rehberidir. Peygemberden sonra en mükemmel şahsiyettir. Onun şehsiyetine bir göz atalım.

Bir defasında peygamber efendimiz sav sordu;
– aranızda kim oruçlu?
– Ebubekir sıddık efendimiz, ben diye cevap verdi.
– kim birini defnetti?
– Ebubekir sıddık efendimiz, ben diye cevap verdi.
– yine efendimiz sav sordu; Kim aç olana yemek verdi?
– Ebubekir efendimiz ben verdim dedi.
– aleyhissalatü vesselam, bugün kim bir hastayı ziyaret etti ? diye sordu.
– Ebubekir efendimiz, ben ziyaret ettim dediğinde,
Efendimiz sav şöyle buyurdu: kim bu güzel amelleri kendisinde toplarsa, muhakkak ki cennete girer.

Şu olaya kulak verelim; bir defasında hzömer efendimiz, hz Ebubekir efendimizin gizlice bir eve girdiğini gördü. Bu ev hz Ebubekir efendimizin evi değildi. Küçük bir evdi. Hz ömer onu çok yakından tanırdı. Neden bu eve girdiğini bilmiyordu. Bir gün bekleyip, Ebubekir efendimiz ayrıldıktan sonra o eve girdi ve içeride yaşlı, ihtiyar bir kadın buldu. Kendi ihtiyaçlarını göremeyecek kadar yaşlı bir kadındı. Hz ömer şaşırmıştı. Seni ziyarete gelen bu misafir de kim diye sordu. Geldiğinde neler yapıyor? diye sorduğunda, Evladım ben bilmiyorum,  her sabah buraya gelir temizlik yapar, ortalığı süpürür. Buğdayımı öğütür, yemeğimi hazırlar sonra hiçbir şey söylemeden ayrılır, Ve bunu her gün yapar diye cevap verdi. Hz Ebubekir efendimiz bu dünyadan ayrıldığında, hzömer efendimiz bu vazifeyi üzerine aldı. Bir gün o ihtiyar kadına yemek verdikten sonra, ihtiyar kadın dedi ki; senin dostun, arkadaşın vefat mı etti diye sordu. Hz ömer Nasıl bildin? dediğinde. Çünkü bana hurma getirdin ama getirdiğin hurmaların çekirdeklerini çıkarmamışsın, o çıkarırdı diye cevap verdi. Hz ömer el faruk’un gözleri yaşla doldu ve Ey Ebubekir senden sonra gelecek halifelerin işini zorlaştırdın dedi. İşte sıddıkulekber budur.

Biz çok aciziz ve bir sürü yanlışımız var. Bundan çok uzaktayız ama şeyhimiz bu yol üzeredir. Ve sıddıkulekberin varislerinden birisidir. bu sıddıki yola doğru bizleri irşad ediyor. Bizim küçük kapasitemize rağmen birbirimizi sevip, birbirimize yardım etmemiz gerekiyor. bu küçük kapasitemize rağmen gururlanmayıp, kibirlenmeyip birbirimize karşı nefret duymamamız gerekiyor. şeyh efendi diyor ki, en hızlı ve en kolay yol budur. Bu bizim içindir. Eğer birbirimizi seversek, birbirimizle vakit geçirirsek, birbirimizi kollarsak aslına baktığınızda kendi kalplerimize lezzet katmış oluruz ve huzur getirmiş oluruz. Bu dünyada ehli cennet olmaya çalışmayanların ahirette ehli cennet olmaları çok zor olur. Birbirimizi sevdiğimiz zaman, birbirimizle vakit geçirdiğimiz zaman, birbirimize oturup selam verdiğimiz zaman işte bu ehli cennet olma yolunda gayret sarf etmiş oluruz. Allah sevdiklerinin yanından bizleri ayırmasın.

Hz Ebubekir sıddık efendimizden bahsediyoruz. Ama ümmete böyle bir hizmet şuuru onunla birlikte sona ermedi, devam etti. Osmanlıların dönemine kadar sürüp geldi. Öyle ki, alelade avam bile birbirlerine yardım etmek için koştururlardı. Osmanlıların bütün gelenekleri, araştırıp baktığınız zaman her biri birbirinden güzeldir. Muharremde evden eve aşure dağıtırlardı. Ramazanda zengin olanlar, fakirleri misafir edip yemeklerinin içine gümüş sikkeler koyarlardı. Her caminin çıkışında sadaka taşı olurdu. Sadaka taşına para mı koyuyorsun, para mı alıyorsun belli olmazdı. İnsanların şerefini korumak için bunu yaparlardı. Ekmeklerden fazladan ekmek alıp askıda ekmek bırakırlardı. Adeta şu ayeti yaşıyorlardı, BismillahirRahmanirRahim: “onlar kendi canları çekmesine rağmen, yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler. Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz, sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz.” Sadakallahül Azim.

Evet Osmanlılar Ehli beyt’in yolundaydılar. Bu gece hz hasan bin Alinin mevlidini idrak edeceğiz. Bir defasında bir bedevi onun evine gelip hz hasanı ve hane ehlini rahatsız etmeye başladı. Hz hasa neyin var açmışın? Susuz musun? Dedi. Bedevi devam etti. Hz hasan hizmetçisine emir verip gümüş bir kese istedi ve onu ona verdi. Kusura bakma bende olan budur, daha fazlası olsaydı sana daha fazlasını verirdim dediğinde, o bedevi; Yemin ederim ki sen peygamber efendimizin torunusun dedi. Ve ben senin lütfunu imtihan etmeye geldim dedi. İşte bu yo en kolay yoldur diyor Şeyh efendi. Baktığında, bu yol amacımıza  ulaşabileceğimiz tek yoldur.

Şeyh Mevlana hz diyor ki: ümmete biz muhabbeti geri getirmek istiyoruz. Çünkü muhabbetten yoksun olduğunda, bir dünysyı diğeri ile bağlayamazsın. Bizim amacımız ümmetin birbirini sevmesidir. Ümmetin birbirini sevmesi ise ancak Allahın sevgisi muhabbeti atında gerçekleşir. Tek yol üzere olanlar birbirerini severler. Onların arasında nefret kıskançlık olmaz. İlahi muhabbette birleşenler birbirlerini nasıl kıskanırlar veya birbirerinden nasıl nefret ederler. Bu mümkün değil. Gerçek selametin yolu budur. Bu muhabbet de bir şeyhin altında olmalıdır. Şeyh olmadan peygamber varisi olmadan, bu muhabbetin altında birleşip buluşmak parçalanır ve sahte bir hal alır. unutmayın şeytan da Allahı sevdiğini iddia ediyor, nefsimiz de seviyor Ama Allahın sevdiğini değil. Kişi bir rehbere sahip olduğunda, bir cemaatle birleştiğinde sadece bu dünyada değil, Câmi olan Allah aahirette de bizleri birleştirecektir. Peygember efendimize sorulduğunda cevap verdiği üzere, peygamberleri ve hayran kalınan zaatları tarif etmesi istenildiğinde peygamber efendimiz şöyle buyurdu: “onlar uzak diyarlardan, farklı kabilelerden insanlardır. Yakın akraba ilişkileri ve kan bağları yoktur. Birbirlerini samimi bir şekilde Allah rızası için severler. Allah onları nurdan sütunlar üzerine yerleştirir. Yüzlerine nur verir. İnsanlar kıyamet günü dehşete düşecekler. Ancak onlar dehşete düşmeyecek. Onlar Alahın velisidir. Onalrın üzerinde ne korku olur ne de dehşet”. Peygember efendimizin sözleri ise hakktır.

Şeyhimiz bizim için bu cemaati kurdu. Bize Bu şekilde sahabeler gibi yaşama şansı verilmiştir. Bizlere Osmanlılar gibi yaşama şansı sunulmuştur. Bakıp görüp inceleyin, bu şans, fırsat herkese verilmedi. Bunu harcamamamız gerekiyor. evet aciziz ama niyetimizin güçlü olması gerekiyor. bizden zor bir şey istemiyorlar. Sadece insan olun, kalp sahibi olun, birbirinizi sevin, peygamberlerin, sahabelerin, velilerin yolu budur diyorar. Bunu yapamıyorsak kalplerimiz hasta demektir. Uyanalım ve bu yerde şeyhimizin görüşüne göre, peygemberefendşmizin görüşüne göre yaşamayı nasip etsin Rabbimiz.

Ramazanın bu günlerinde Sultanül evliyanın duası ile dua ediyoruz. Muhabbeti ve sevgiyi paylaşın. Muhabbeti ve sevgiyi paylaşmayanlar, işe yaramazlar. Ya rabbi sen efendimiz Muhammed mustafaya as muhabbeti verdin. Cenabı Hakk buyurdu ki; “Ya habibim ben seni seviyorum, seni muhammedmustafa eyledim, ahmed ve mahmud ismini verdim. Sana aşık oldum ve seni sevenlere aşık oldum”. Allah allah. Açılalım, Allahın yolunu açalım ölmeyelim. Kalbinde aşk olan ölmez. Cenabı Mevlamız güneşi her gün doğurup her gün batıran rabbimiz, bu muhabbeti bize de nasip eyle. Biz de bu nurla yaşayalım. Bize dünyevi hazlar verme. Gül bahçesine saf bir imanla ulaşalım. Aşkı muhabbeti kalplerimizde aç ya rabbi. Amin.

 

Şeyh Lokman Efendi Hz.

Cuma Hutbesi

14 Ramazan1443  – 15 Nisan 2022