BismillahirRahmanirRahim
“Biliyorsun, Öyleyse Yap”
Bütün HamdüSenalar Allah’a’dır. Alemlerin Rabbi olan Allah, Mübarek Kur’an ı Kerim’in Rum Suresinde şöyle buyuruyor. BismillahirRahmanirRahim,“Kıyametin kopacağı gün suçlular dünyada bir andan fazla kalmadıklarına yemin ederler. Onlar dünyada haktan işte böyle döndürüyorlardı. Kendilerine ilim ve irfan verilmiş olanlar ise, onlara şöyle diyeceklerdir: Andolsun siz Allah’ın yazısına göre yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu yeniden dirilme günüdür, fakat siz bilmiyordunuz. O gün zulmedenlere mazeretleri fayda sağlamaz. Allah’ı razı edecek amelleri işleme istekleri de kabul edilmez. Andolsun biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali verdik. And olsun eğer sen onlara bir ayet getirsen, inkâr edenler mutlaka, siz ancak asılsız şeyler uyduranlarsınız derler. Allah bilmeyenlerin kalplerini işte böyle mühürler. Sabret Ya Muhammed Aleyhissalatu vesselam, şüphesiz Allah’ın vaadi gerçektir. Kesin imana sahip olmayanlar, sakın seni gevşekliğe ve tedirginliğe sürüklemesin. SadakAllahül Azim. (30:55-60).
Salat ve Selamlar Peygamberlerin Sultanı Seyyidina ve Mevlana Muhammed Aleyhissalatü Vesselam’a olsun. Bir seferinde Hazreti Cibril Aleyhisselam Peygamber Efendimize şöyle buyurmuştur; “Ya Rasulallah, Allah Subhanehu ve Teala bana öyle bir güç verdi ki, dünyadaki bütün ağaçların yapraklarınınve dünyada ki bütün suyun içinde kaç damlası olduğunun hesabını yapabilirim.Dünyada kaç tane kum tanesi olduğunu da sayabilirim.Ama Allah Subhanehuve Teala’nınSana Salavat yollayan bir insana yazdığı sevabın hesabını yapamam.Bir tek Salavatının dahi sevabının hesabını sayamam.”
“Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammedin Nebiyyil Ümmiyyi ve Ala Alihi ve Sahbihi Ecmain”
Salat ve Selamlar Peygamber Efendimiz’in Soylu Ailesine, Mübarek Sahabe-i Kirama, özellikle 4 Hulafa-i Raşidin, Hazreti Ebubekir es-Sıddık, Hazreti Ömer el-Faruk, Hazreti Osman el-Gani, Hazreti Ali el-Murtaza’ya ve Onları kıyamete kadar takip edenlere olsun. Amin.
Salat ve Selamlar Peygamber Efendimizin Mirasçılarına, Nakşibendi Yolu’nun Meşayihlerine olsun.
Salat ve Selamlar Osmanlı Sultanlarına, Hakkın Müdavimlerine olsun. Allah onları sevenleri sevsin, Allah onlardan nefret edenlere lanet eylesin. Allah onların haklarının iadesini hızlandırsın. Amin.
Eyyühel Müminun! Ey İnananlar! Elhamdülillah, Rabbimize şükürler olsun ki Mübarek RebiulAhir ayının ilk Cumasına ulaştık. Bizim için Feyzli ve Mübarek olsun. İnşallah bu ayın her günü bir bayram şeklinde geçsin. Hz. Hasan el-Basri KS’nın buyurduğu gibi; “Allah’a isyan edilmeyen her gün bayram gibidir. Şükür içinde Allah’ın anıldığı, itaat ile kulluk yapılan her gün bayram gibidir.” İnşallah her günümüz ve gecemiz bu şekilde bayram gibi olsun.
Ey İnananlar, Ey Cemaat, Ey sohbeti ve nasihatı dinleyip erdem almak isteyenler. İrfan Sahibinin meclisinde olup da değişmemek ne büyük kayıptır. Allah’ın, bizleri dostlarının meclisine müdavim etmesi, sohbetlerini dinlememiz ve onlara danışmamızın sebebi, bizleri kötü kullardan iyi kullara çevirmek içindir. Eğer bunu yapamıyorsak ne yapıyoruz?
Hz. Hüseyin ibn-i Ali RA’ın bir yüzüğü vardı ve üzerinde “Biliyorsun, öyleyse yap” yazardı. Hesap gününde hiç kimse bilmiyorum diyemeyecek, o bahanenin arkasına saklanamayacak. Özellikle de Allah Sübhanehu ve Teâlânın, Evliyâullah’ın sohbetine kattığı, Onların sohbetinde bulunan kişiler kıyamet gününde kesinlikle ben bilmiyordum diyemeyecekler.
Efendimiz Aleyhisselatu Vesselam Huccet’ul Vedayı verdiğinde, son Hutbesinde en sonunda insanlara sordu; “Ben size bu hutbeyi, bu haberi ilettim mi? Oradaki bütün insanlar, Evet Ya Resulullah dediler. Bunun üzerine Efendimiz Aleyhisselatu Vesellam, Ya Rabbi benim şahidim ol” buyurdu. Efendimiz, Ben göçtükten sonra birbirinin boğazına atlayan küffardan olmayın buyurdu. Ve nesilden nesile Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam’ın Mirasçıları, bize verilmesi gereken mesajı, haberi hep ilettiler. Ama biz bu haberi alıp hayatlarımıza uygulamadık. İşte böyle bildiği halde uygulamayanlara ne olur?
Bir seferinde Hazreti İbrahim İbn-i Ethem KS, Basra’da pazarda dolaşıyordu. Onu görenler seslendiler, Ya İbrahim İbn-i Ethem! Allah Subhanehuve Teala Mübarek Kuran’da buyuruyor: “Benden isteyin, bana dua edin ve ben bana dua ederseniz dualarınızı yanıtlarım” diyor. Biz de Ondan istiyoruz, Ona uzun süredir dua ediyoruz ama dualarımızı yanıtlamıyor.
İbrahim İbn-i Ethem Hz. KS cevap verdi.
Ey Basra halkı! Kalbiniz şu 10 şey yüzünden ölmüş vaziyettedir;
1.si Allah’ı biliyorsunuz ama Allah’ın haklarını Ona vermiyorsunuz, emirlerine uymuyorsunuz.
2.si Allah’ın kitabını okuyorsunuz ama o kitaba göre yaşamıyorsunuz.
3.sü Allah’ın Peygamberini sevdiğinizi iddia ediyorsunuz ama Onun sünnetini terk ettiniz.
4.sü şeytana düşman olduğunuzu iddia ediyorsunuz ama onu takip ediyorsunuz.
5.si Cenneti sevdiğinizi söylüyorsunuz ama Cennet için uğraşmıyorsunuz.
6.sı Cehennemden korktuğunuzu söylüyorsunuz ama ona yaklaşmaya devam ediyorsunuz.7.si Ölüm gerçektir diyorsunuz ama ölüme hazırlanmıyorsunuz.
8.siBaşkalarının kusurlarıyla uğraşıyorsunuz ama kendi kusurlarınıza dikkat etmiyorsunuz.
9.su Allah’ın nimetlerinden faydalanıyorsunuz ama şükür etmiyorsunuz.
10.su Ölülerinizi gömmeye devam ediyorsunuz ama bundan hiç ders almıyorsunuz ve bir gün sizin de gömüleceğinizi hiç düşünmüyorsunuz.
Bu sözlerini oradaki ahaliye sarfettiği zaman henüz Hicretten200 yıl bile geçmemişti. Peki biz ahir zaman insanları ne haldeyiz? Eğer bize hitap edecek olsaydı, bize 10 değil 10.000 şeyle gelirdi. Ve kalbimiz bu 10.000 şeyle çoktan ölmüş olurdu. Allah bizi affetsin.
Allah bize Dostlarının sohbetini bahşetti. İlahi Huzura vardığımızda vaktimizi nasıl harcadığımızı nasıl tarif edeceğiz?Sultan’ul Evliya Şeyh Mevlana Muhammed Nazım Adil el-Hakkani şöyle buyuruyor; “Bu Sohbettir, Sohbet kapısını izin olmadan açamazsınız. Buraya geldiğinizde izin istemeniz lazım. İzinsiz giremezsiniz. Bu iş oyun değil. Burası Allah’ın Meclisidir. Allah Meclisine Edeble girmeniz lazım. Kral’ın Huzuruna vardığınızda belli bir Edebi takip etmeniz lazım. Sultan’ın Huzuruna varmak, kahveye girmekle bir değildir. Ne büyük bir İlâhi hassasiyet var. Allah Subhanehu ve Teala buyuruyor; “Herkes haddini bilmek zorundadır. Herkes Edeb öğrenmelidir.”
Öyleyse bildiğimiz halde uygulamadığımız neler var?Ne nasihatler aldık da o nasihatleri uygulamadık, takip etmedik? Ne uyarılar geldi de önemsemedik? Efendimiz Sahib’ul Seyf ŞeyhAbdulkerim el-Kıbrısi er-Rabbani KS şöyle buyuruyor; “şeytanın her seviyedeki insanı kandıracak 100 binlerce hilesi vardır. ”Bu hilelere düşmememiz lazım. Bu meclis sayesinde bunu öğrenebilirsiniz. Bu meclis sayesinde öğrendiğiniz mermileri şeytana karşı kullanabilirsiniz. Şeytan her gün kalbimize oklarını yolluyor. Bu meclise katılarak en azından kendimizi korumamızı öğrenebiliriz. Bu ulaşılacak en düşük makamdır. En azından mücadele edebileceğiniz cephaneyi nasıl kazanacağınızı öğrenirsiniz.
Mübarek olan meclislere katılmanız lazım. nefsimize odaklanıp her daim onun üzerinde çalışmamız lazım. Benim nefsim böyle, nefsimi bundan sakınmam lazım demelisin. nefsini bir kenara it. Şuan nefsim buna alıştı deyip, sonra nefsini öbür tarafa çek. Bu sürekli devam eden bir iştir, sonu yoktur. Ve bunu yapmaya devam edersek kazananlardan oluruz. Eğer bunu terk edersek kaybederiz.
Din ve Tarikat sadece Cemaatle devam eder. Bu yolda devam etmek isteyenler, dinlerini daha iyi hale getirmek isteyenler, bu yolda düzelmek, iyileşmek isteyenler bu meclise devam etmek zorundalar. Öğrenmeli ve öğrendiklerini alıp hayatlarına uygulamaları lazım. Hayatlarını öğrendiklerine göre yaşamaları lazım. Bu sözleri dinledikten sonra, bu sözleri lakırdı haline getirip de nefslerimizin istediği gibi yaşamaya devam edemeyiz. Bul kabul edilemez. Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam ve diğer bütün Peygamberler insanlığa, yüzlerini Rablerine çevirmelerini, bu dünyadayken Rablerine yaklaşmalarını öğretti. Bu yolu bu şekilde takip edenler kazananlardan olur. Bu yoldan ayrılanlarsa kaybedenlerden olacaktır.
Bütün Salat ve Selamlar Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam’a olsun. Onun Mübarek ayını bitirdik. Bütün HamdüSenalar Allah SVT’ya ve Peygamberi Aleyhisselatu Vesselam ‘a olsun.Bizi doğru yolda tutan Meşayih’e özellikle Şeyhimiz Şeyh Mevlana Muhammed Nazım Adil el-Hakkani’ye olsun. Şeyh Efendi Sohbetinde ne buyuruyor; “Edindiğimiz bilgiyi şeytana cephane olarak kullanmamız, nefsimizle mücadelede kullanmamız gerekiyor.”
Şeyhimiz nefsimizle mücadele etmemizi söylüyor, nefsle mücadeleyi bugün artık kimse duymak istemiyor. Herkes artık özgüven, öz benlik ve kendi kendini memnun etmek peşinde. Mescitlere gidin, hutbeleri dinleyin, verilen vaazlara bakın, nefs kelimesi dahi geçmiyor. Artık öyle bir devirde yaşıyoruz ki, nefsler tamamen kontrolden çıkmış ve artık nefse tabi yaşanıyor. nefse hakim olmak bugünkü alimlerin ve imamların söylediği gibi ufak bir mesele değildir. nefse hakim olmak meselelerin en önemlisi ve en zorudur. Efendimiz Aleyhisselatu Vesselam’ın söylediği her söz Rabbindendir. Onun içindir ki Aleyhisselatu Vesselam şöyle buyuruyor; “Sizin en büyük düşmanınız içinizdeki nefsinizdir. ”Ve bu yüzden AS gene buyuruyor; “nefse karşı yapılan savaş en büyük cihattır.”
Kişi kendini adam yerine koyuyorsa nasıl olur da nefsiyle mücadele edemez? nefsi Semi’na ve Ata’na derecesine ulaşmış ama hiçbir zaman Şeyhinin söylediklerine, verdiği tavsiyelere uymak için uğraşmayan kişi nasıl adam olabilir ki?Peygamberini ve Rabbini takip etmeyen kişinin düştüğü o durum, düşülecek ne zor bir durumdur. Allah bizi böyle durumlardan kurtarsın.
Peygamber Efendimiz Aleyhisselatu Vesselam buyuruyor; “Kuvvetli olan kişi başkalarını yenen değildir. Kuvvetli olan kişi nefsini yenendir.” Evet bize Sohbet bahşedildi ve Sohbette nasıl nefsimizle mücadele edeceğimiz öğretiliyor. şeytana karşı mücadelede cephane veriliyor. nefsimize ve şeytana köle oluyorsak, bütün bu verilen Rahmete karşı nasıl bir özrümüz, mazeretimiz olabilir ki? Bundan da beteri şeytan ve nefs bize verilen bu Rahmeti çalıp gidiyor. Ve bize verilen bu silahları biz batıl yolda kullanıyorsak, Allah Subhanehu ve Teâlâ’ya nasıl cevap vereceğiz? Gerçek bir inanan verilen uyarıları dikkate alır.
Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam kıyamet günü, hesap günü hakkında bizleri uyarıyor, şöyle buyuruyor; “Hesap gününde Allah SVT bir kişiyi huzura çağıracak ve soracak; sana karşı cömert değil miydim? Sana bir hanım verdim, senin hizmetine atlar ve develer verdim.Ve o Kul cevap verecek, Evet. Ve Allah SVT tekrar soracak “Benimle bir gün buluşacağını bilmiyor muydun? O Kul gene cevap verecek, Hayır .Ve Allah cevap verecek, “Sen nasıl Beni unuttuysan Ben de seni unutuyorum”.
Allah Subhanehu ve Teala bir başka kişiyle tekrar aynı konuyu konuşacak ve o kişiden de tekrar aynı cevap gelecek. Sonra bir üçüncü kişiyle konuşurken, o üçüncü kişinin cevabı, “Ya Rabbi sana inandım, senin kitaplarına inandım, senin peygamberlerine inandım, namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim ve Allah’ı övebildiğim kadar övdüm” diyecek. Cevaben Allah SVT diyecek ki, “Şimdi bu sözlerine sadıksan sana şahitler getiriyoruz. O kişi kendi kendine soracak, “Kim benim karşımda bana karşı şahitlik edebilir ki?” Ondan sonra o kişinin ağzı mühürlenecek. Onun bacakları, etleri, kemikleri söz isteyecekler ve hepsi ayrı ayrı o kişinin günahlarından bahsetmeye başlayacaklar. Bu günahlara karşı da hiçbir mazereti olamayacak.
İşte Allah SVT böyle münafıklara karşı muazzam Celalli olacak. “Allah münafıklardan nefret eder.” (Hadis-i Şerif). Bu Hadis’i duyup da kendini güvende hisseden kişi kesinlikle emin olabilir ki münafıklardandır. Bu Hadis’i duyduktan sonra korku içinde, endişe içinde titreyenlerin ise, İnşaAllah bu kalplerinde bir iman olduğunun göstergesidir.
Tabiinlerden biri şöyle buyurmuştu; “Ben 30 dan fazla Sahabe ile tanıştım ve her birinin nefislerinde münafıklığa karşı korku vardı. Bunu açıkça belli ediyorlardı.”
Hz. Hasan el-Basri KS buyuruyor; “Sadece gerçek bir İnanan münafıklıktan korkar ve sadece bir münafık kendini münafıklıktan güvende hisseder.”
Ey Müslümanlar! Ey Müminler! Ey Müridler! Kendinize bakıp münafıklığınızı hesaba çekiyor musunuz? Kendi içinizdeki münafıklığın farkında mısınız? Buna odaklanıp, bunun üzerinde çalışıyor musunuz? Her amelinizde, her niyetinizde, her gelen vesvesede, her sakladığınız sırda, içinizde ki münafıklığın farkında mısınız? Nankör bir şekilde daha iyisini bildiğinizi mi iddia ediyorsunuz? Bunu yapmanın tek yolu Sahabenin yaptığı gibi, Salihin’in yaptığı gibi ve Müslümanların 1400 yıldır yaptığı gibi bir Mürşidi, bir Şeyhi, bir Lideri takip etmekledir. Sadece onlar bize içimizdeki pisliği ve münafıklığı gösterir ve bunu temizlerler. Buna inatla ve kibirle karşı koymamamız lazım. Çünkü inat ve kibirle Şeyh’e karşı gelirseniz daha da beter olursunuz. O münafıklığın kara gölgesi kalbin içinde gizlidir.Bu sadece Şeyhler ve izni olanlar tarafından görülebilir, gösterilebilir. Çünkü onlar Allah’ın Nur’uyla bakarlar. nefsini Şeyhine teslim et ve Onu dinle. Koş diyorsa Onu dinle, o kurtlu çürük elmaları ye diyorsa Onu dinle, çünkü içindeki yılanı gören O’dur.
Sultan Bahu’nun söylediği gibi; “İçindeki doğru ve yanlışı bulmak Mürşid’in görevidir, Müridin görevi değil.”Siz Mürid misiniz?Biz Mürid miyiz? Verdiğimiz sözü tutuyor muyuz? Ayette olduğu gibi BismillahirRahmanirRahim,“Allah’ın eli elinizin üstündedir.” O zaman dinleyin! Hayatınızı harcadınız, inatla nefinize semi’na ve ata’na dediniz. Şimdi Semi’na ve Ata’na’yı Şeyhinize, Peygamber Efendimizin Mirasçısına yapmaya çalışın. Merak etmeyin kaybedenlerden değil kazananlardan olursunuz. Bu kapıya kibirle gelmeyin, bu kapıya inatla gelmeyin, bu kapıya nefsinizle gelmeyin. Bu kapıya acınızla, çektiklerinizle gelin. Bu kapıya zayıflığınızla gelin, bu kapıya ihtiyacınızla, muhtaçlığınızla gelin. O el-Gani, bizlerse fukarayız. Bu kapıya Allah SVT’nın sizi yarattığı şekilde, Kul olarak gelin .Dergah bunun içindir. Dergah size kulluğu öğretir. Sizi temizler ve sizi Kul haline getirir. O yüzden Kul olmanın Edebini Dergahta öğrenirsiniz. Kalbinizi uyandırın ve bir Kul gibi o Aşk’a kavuşun. Buna ulaştığınız zaman İnşaAllah bir gün o kapıyı çaldığınızda, buyur derler.
Sultan’ul Evliya’nın söylediği gibi, Seyyidina Beyazid-i Bestami Allah’ın Huzuruna çıktığında “Ya Rabbi izin ver gireyim dedi. Allah SVT, nefsini dışarıda bırak ondan sonra gel” buyurdu.
İşte Şeyhimiz bize o nefsi nasıl terk edeceğimizi dışarıda bırakacağımızı öğretiyor. Eğer dışarıda bırakmazsak o kapıdan hiçbir zaman içeri giremeyiz.
İnşallah işte bu kapıyı çalıp da girenlerin birinden bu sözleri dinleyelim. Hz.Kutubuddin Bahtiyar, Çişti Tarikatının büyük Şeyhlerinden biri, Muhittin Çişti hazretlerinin vekili, Hazreti Baba Ferid’in de Mürşidiydi, KaddesAllahu Sırrahu Mübarek Evliya, Mübarek Allah Dostu şöyle buyuruyor;
“Ya Rabbi, beni nefsi emmare’nin şeytanlığından esirge, Benim üzerimden bu hevayı ve bencil açgözlülüğü kaldır Ya Rabbi.
YaRabbi, biliyorsun ahmaklık için de birçok yanlışım oldu. Beni şeytanın eline bırakma Ya Rabbi.
YaRabbi, bana Müslüman diyorlar, Müslim diyorlar, ben Müslüman olmayı bilmiyorum ama eğer Müslümansam, beni Müslüman olarak esirge Ya Rabbi.
Allah’ım ben günahkarım, günahlarımın sayısını bile bilmiyorum. Beni bu günahlarımdan istiğfarınla kurtar Ya Rabbi.
Ben Müslüman mıyım bilmiyorum. Mecusi miyim, Müslüman mıyım ayırt edemiyorum.
Bu kapıya gelemem, bu islam kapısında duramam, küfür kapısında da duramam Ya Rabbi.
Dünya benim arkadaşım değil, Ahireti de almış değilim.
Seni görmekten başka bir arzum yok Ya Rabbi.
Tepeden tırnağa bir günahkarım ve yaptığım her şey yanlış.
Ve bu yanlışlık içinde tek baktığım sensin, Gaffar olan sensin Ya Rabbi.
Ben dervişim, Miskin bir Kulum, bu dünyaya ait değilim, hırkamı dışarıya koyduğumu biliyorum. İçeride ise dünyevi bir kıyafet giyiyorum yarabbi.
Mevlâm Sensin Ya Rabbi, kalbimdeki bu karanlığı kaldır, beni bu karanlıktan koru Ya Rabbi.
Ya Rabbi, Allah’ım, o kadar yanlış şey yapıp da, bu kadar yanlışlık üzerinde duruyorken, o Kıyamet Gününün hesabında benim yüzümü karartma Ya Rabbi.”
Bu Mübarek Evliyanın hürmetine, Onun sözlerinin hürmetine biz de affedilenlerden olalım inşaAllah. Duyduklarımızı hayatımıza uygulayalım. Sohbetten alalım ve hayatımıza uygulayalım. münafıklardan olmayalım, münafıklardan uzak duralım. Samimilere yakın olalım, nefsiyle mücadele edenlerden olalım. Kalbimiz yumuşasın, İnşallah Şeyhimizin Meclisinde olma Rahmetine kavuşalım. İnşallah sözünü tutanlardan olalım Ya Rabbi. Amin.
Şeyh Lokman Efendi Hz. Sahib’ulSeyf Şeyh Abdülkerim el-Kıbrısi er-Rabbani Hz’nin (KS) Halifesi
Osmanlı Dergahı 2 Rebiul Ahir 1444 – 29 Ekim 2022