Aşure günü Oruç ile ilgili Hadisler:

“Aşure günü bir gün önce, bir gün sonra da oruç tutarak Yahudilere muhalefet edin.”
(İ.Ahmed)

“Yalnız Aşure günü oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutmalı!”

Peygamber efendimiz bir gün öğleye doğru buyurdu ki:
“Herkese duyurun! Bugün bir şey yiyen, akşama kadar yemesin, oruçlu gibi dursun! Bir şey yemeyen de oruç tutsun! Çünkü bugün Aşure günüdür.”
(Buhari, Müslim, Ebu Davud)

Muharrem ayı 9 ve 10. günü (Pazar ve Pazartesi 14-15 Temmuz 2024)

teheccüd vakti kılınacak namaz:
Muharrem’in 9. ve 10. geceleri birer tesbih namazı kılmalıdır. Yine 9. 10. geceleri teheccüd vaktinde rızai ilahi için 4 rekât namaz kılınır. Her rekâtta 1 Fatiha ve 50 defa İhlas-ı şerif okunur.

AŞURE GECESİ (Pazartesi gece 15 Temmuz 2024):

Aşure gecesi için:

(Muharrem ayının 9. gününü 10. gününe bağlayan gecesi):

4 Rekât namaz kılınır: Her rekâtta 1 Fatiha, 1 Âyete’l-Kürsî, 3 ihlas-ı Şerif okunur.

Namazdan sonra 100 kere İhlas-ı Şerif okunur.

4 Rekât Her rekâtta 1 Fatiha, 50 İhlas-ı Şerif okunur.

100 Rekât: Her rekâtta 1 fatiha, 3 ihlas-ı Şerif okunur.

Namazdan sonra 70 kere şu dua okunur:

سبحان الله والحمدالله ولا إله إلا هو والله أكبر ولا حول ولا قوة إلا  بالله العلي العظيم


OKUNUŞU:

“Sübhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illa llahu vallahu ekber ve lâ hâvle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm.”


MEALİ:

 Allah’ı tesbih ederim, Allah’a hamd olsun, ondan başka ilah yoktur, güç kuvvet yanlız Azim ve yüce olan Allah’ın elindedir.

 

 AŞURE GÜNÜ (Salı günü 16 Temmuz 2024) :

 

Hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günüdür.

Aşure (عاشوراء) arapçada 10. anlamına gelir.

 

Aşure günü , (Muharrem ayının 10. günü) işrakten sonra öğle namazına kadar:

 

4 Rekât namaz kılınır: Her rekâtta 1 Fatiha 50 İhlas-ı Şerif okunur.


4 Rekât namaz kılınır:
Her rekâtta 1 Fatiha, 1 Zilzaal, 1 Kafirun, 1 İhlas-ı Şerif okunur.

Namazdan sonra 70 kere Salavat-ı Şerif okunur.

2 Rekât namaz kılınır: Her rekâtta 1 Fatiha,  50 İhlas-ı Şerif okunur.

Namazdan sonra 100 kere şu dua okunur:

اَللَّهُمَّ صَلَّى عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلَ مُحَمَّدْ وَآدَمَ وَنُوحٍ وَإِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى وَمَا بِينِهْمَا مْنْ اَلنَّبِيِّينَ وَالْمُرْسَلِينَ صَلْوَاَة اَللَّهِ وَسِلْامُهُ عَلَيْهِمْ أَجْمَعِينَ


OKUNUŞU:

 

Allahümme Salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali Muham medin ve Ademe ve Nuhin ve İbrahime ve Musa ve İsa ve ma beynehum minen’nebiyyine vel’murselin. Salevatullahi ve selamuhu aleyhim ecmain.


MEALİ:
Allahım! Hz. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem), Hz. Âdem (Aleyhisselam), Hz. Nuh (Aleyhisselam), Hz. İbrahim (Aleyhisselam), Hz. İsa (Aleyhisselam) ve bunların arasında gelip geçmiş bütün peygamberlere rahmet ihsan eyle.

 4 Rekât namaz kılınır:

Her rekâtta 1 Fatiha, 50 İhlas-ı Şerif okunur.

Namazdan sonra:

 

-70 kere Estağfirullah,

-70 kere Salavat-ı Şerif,

-70 kere “Lâ Havle Ve Lâ Kuvvete İllâ Billâhil Aliyyil Azîm“ okunur.


Zeynelâbidîn R.a duası AŞURE GÜNÜ İÇİN:

 

Hazreti Zeynelabidin R.A, her kim aşağıdaki duayı Aşure günü gün eşin doğuşundan batışına kadar herhangi bir zamanda okur veya dinlerse, bu duanın ertesi yıl hayatına kefalet olacağını ve ölümle karşılaşmayacağını rivayet etmektedir. O sene ölecek, bu duayı okuyamayacak.

 

اَللَّهُمَّ يَا قَابِلْ تَوْبَةَ آدَمَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ، وَيَا فَارِجَ كُرْبَةَ ذِي اَلنُّونِ يَوْمَ عَاشُورَاءَ، وَيَا جَامِعَ شَمْلَ يَعْقُوبَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ ، وَيَا سَامِعَ دَعْوَةَ مُوسَى وَهَارُونَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ، وَيَا غِيَّاثَ إِبْرَاهِيمَ مِنْ اَلنَّارِ يَوْمَ عَاشُورَاءَ، وَيَا رَافِعَ إِدْرِيسَ إِلَى اَلسَّمَاءِ يَوْمَ عَاشُورَاءَ، وَيَا مُجِيبَ دَعْوَةِ صَالِحَ فِي اَلنَّاقَةِ يَوْمَ عَاشُورَاءَ، وَيَا نَاصِرَ مُحَمَّدٍ صَلَّى اَللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ، يَا رَحْمَنَ اَلدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ورَحِيمَهَمَا صِلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ سَيِّدُنَا مُحَمَّدٍ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ وَصْلِيّ عَلَى جَمِيعِ اَلْأَنْبِيَاءِ وَالْمُرْسَلِينَ وَأَقْضِي حَاجَتَنَا فِي اَلدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَأَطِلْ عُمْرُنَا فِي طَاعَتِكَ وَمَحَبَّتِكَ وَرِضَاكَ وَاهْدِنَا حَيَاةً طَيِّبَةً وَتُوَفَّنَا عَلَى اَلْإِيمَانِ وَالْإِسْلَامِ بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَمَ اَلرَّاحِمِينَ، اَللَّهُمَّ بِعِزِّ اَلْحَسَنِ وَأُخْتِهِ وَأَمِّهِ وَأَبِيهِ وَجَدَّتِهِ وَبَنِيهِ فَرِّج عَنَّا مَا نَحْنُ فِيهِ.


OKUNUŞU:

Allahuma ya kabili tevbete Âdem’e yavme Aşura, veya farice kurbete Zinnuni yavme Aşura, veya camii şemle Yakube yavme Aşura, veya sami devete Musa ve Harune yavme Aşura, veya ğiyase İbrahime minel nnari yavme Aşura, veya rafi İdrise ilel semai yavme Aşura, veya mucibe davete Salih fil nnakati yavme Aşura, veya nasire Muhammedin salla allahu aleyhi veselleme yavme Aşura, ya rahmanel dünya vel ahire ve rahimehume salli ala seyidine Muhammedin veala ali seyidine Muhammedin ve sahbihi ecmain ve salli ala cemiil enbiya velmürselin vekdi hacetene fil dünya vel ahire, ve ati umurana fi taatike ve muhabbetike ve ridaka vehdine hayatan tayyibeten veteveffene alal iman vel islam birahmetike ya arhamal rahimin, allahumme biizzee Hasan ve uhtihi ve ummihi ve ebihi ve ceddtihi ve benihi ferric anna ma nahnu fihi.

  MEALİ:

 Ey Aşure günü Âdem’in tövbesini kabul eden, Ey Aşure günü Zil-Nun’un sıkıntısını gideren, Ey Aşure gününde Yakup’u kavuşturan, Ey Aşure gününde Musa ve Harun’un çağrısını işiten, Ey Aşure günü İbrahim’i ateşten kurtaran, Ey Aşure günü İdris’i s emavata yükselten, Ey Aşure günü Salih’in dişi devesindeki duasına icabet eden, Ey Aşure günü Muhammedi destekliyen, ey dünyanın ve ahiretin en merhametlisi. Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in ailesine ve tüm ashabına salât eyle, bütün peygamberlere ve elçilere salât eyle, dünya ve ahiretteki ihtiyaçlarımızı gider ve ömrümüzü senin itaatin, sevgin ve rızanla uzat. Bizi güzel bir hayata ihsan eyle ve rahmetinle iman ve İslam üzere ölmemizi sağla, Ey Merhametlilerin En Merhametlisi Allah’ım, Hasan’nın, kız kardeşi, annesi, babası, dedesi ve çocukları hürmetine, bizi içinde bulunduğumuz durumdan kurtarın.

 


Zeynelâbidîn R.a duasınDAN SONRA ŞU DUA 7 KERE TEKRAR EDİN:

سُبْحَانَ اَللَّهُ مَلْءَ اَلْمِيزَانِ، وَمُنْتَهَى اَلْعَلَمِ، وَمَبْلَغَ اَلرِّضَا، وَزِنَةَ اَلْعَرْشِ، لَا مَلْجَأ وَلَا مَنْجَا مِنَ اَللَّهِ إِلَّا إِلَيْهِ. سُبْحَانَ اَللَّهِ عَدَدَ اَلشَّفْعِ وَالْوَتْرِ، وَعَدَدَ كَلِمَاتِ اَللَّهِ اَلتَّامَّاتِ كُلَّهَا، نَسْأَلُكَ اَلسَّلَامَةَ بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَم اَلرَّاحِمِينَ، وَهُوَ حَسَبْنَا اَللَّهُ وَنَعَمَ اَلْوَكِيلُ نَعِمَ اَلْمَوْلَى وَنَعَمَ اَلنَّصِيرُ ولَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ اَلْعَلِيِّ اَلْعَظِيمِ، وَصَلَّى اَللَّهُ تَعَالَى عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ وَسَلَّمْ وَعَلَى اَلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْمُسْلِمِينَ وَالْمُسَلَّمَاتِ عَدَدَ ذَرَّاتِ اَلْوُجُودِ وَعَدَدِ مَعْلُومَاتِ اَللَّهِ، والْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

OKUNUŞU:

Subhan Allah mil’el mizen ve müntehel ilm, ve mebleğal rida, ve zinetel arş, le melce’e vela mence’e mine Allah illa ileyhi, Subhan Allah adedel şefi vel vitir, ve adede kelimati Allahil tammati küllihe, neselükel sselamete birahmetike ya erhamal rrahimin, vehuve hasbuna Allah ve nimel vekil nimel Mevla ve nimel nasir vela havle vele kuvvete illa billahil aliyul azim, ve salli Allahu teale ala seyidine
Muhammedin veala alihi ve sahbihi ve sellem vealal müminine vel müminati vel müslimine vel müslimati adede zerratil vucudi ve adede malumati Allah, velhamdu lillahi rabbal âlemin.

MEALİ:

 

Mizanların dolusu, ilmin en büyüğü, rızası en genişi ve arşın ağırlığınca Allah’ı tesbih ederim. Allah’tan başka sığınak ve sığınacak yer yoktur. şaf’ ve vitir sayısınca ve Allah’ın bütün kelamları sayısınca Allah’ı tesbih ederiz. Senden rahmetinle selamet dileriz, ey merhametlilerin rahimi ve O yeter ki Allah. O, işleri en iyi düzenleyendir, O, en iyi koruyucudur ve O, en iyi yardımcıdır. Yüce ve büyük olan Allah’tan başka güç ve kuvvet yoktur. Allah’ın salat ve selamı, efendimiz Muhammed’e, onun aline ve ashabına, mü’min ve müminata, erkek ve kadın nüslümanların üzerine varlık zerreleri kadar ve Allah’ın bilgilerinin sayısınca olsun, hamd âlemlerin Rabbi Allah’a olsun.


Aşure günü Gerçekleşen 10 MUCİZE

 

  1. Hüseyin bin Ali ve beraberindeki 72 kişi hicri 61’de Muharrem ayının 10. gününde Kerbelâ’da Yezid’in ordusu tarafından katledilmesi,

  2. Âdem’in işlediği günâhtan sonra tövbesinin kabul edilmesi,

  3. İdris’in diri olarak göğe yükseltilmesi,

  4. Nuh’un gemisinin tufandan kurtulması,

  5. İbrahim’in ateşte yanmaması,

  6. Yakup’un oğlu Yusuf’a kavuşması,

  7. Eyyub’un hastalıklarının iyileşmesi,

  8. Musa’nın Kızıldeniz’den geçip İsrailoğulları’nı firavun’dan ku rtarması,

  9. Yunus’un balığın karnından çıkması,

  10. İsa’nın doğumu ve ölümden kurtarılıp göğe yükseltilmesi.

 


Şeyh Lokman Efendi Hazretleri Aşure ile ilgili verdiği SOHBET

 

Kerbela: İçimizde Gizlenen İhanet Hastalığı

 

Bismillâhirrahmânirrahîm

Ya Eyyühel Müminun! Ey Müminler! İslami yeni yılının ilk Cuma Günü’ne hoş geldiniz.

Rabbimiz Allah (cc)’dan, bu senemizi geçtiğimiz yıldan daha iyi kılmasını diliyoruz. Geçtiğimiz sene içerisinde işlediğimiz günahları bağışlamasını ve aciz hizmetlerimizi kabul etmesini diliyoruz. Ve bu seneyi, hak yolunda güçlü bir şekilde yürüyeceğimiz, hakkanilerle birlikte olacağımız, her ne olurs a olsun hakkı müdafaa edeceğimiz bir yıl kılmasını diliyoruz.

Ey Müminler. Muharrem Ayı’nda, Haram Ay’dayız. Şu an mübarek gün ve gecelerden geçiyoruz. Bu zamanda bir müminin vazifesi, Rabbini, Allah (cc)’ı memnun edecek işler peşinde koşmaktır.

Peygamber Efendimiz (sav), Hadis-i Şerif’inde şöyle buyurmaktadır:

“Ramazan’dan sonra en faziletli oruç, sizin Muharrem Ayı dediğiniz, Allah-u Teâlâ’nın Ayı’nda tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır.”
(Müslim)

Ve bu ayın içinde öyle bir gün vardır ki, Allah (cc), onu diğer günlere göre daha şerefli kılmıştır. Peygamber Efendimiz (sav), buyuruyor,

Nafile oruç tutacaksan Muharrem ayında tut, çünkü o, Allahü Teâlâ’nın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, o günde Allahü Teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün tevbe edenlerin günahlarını da affeder. (Tirmizi)

Ey Müminler! Şeyhimizin bize öğrettiği gibi, bu özel gün Aşure Günü’dür. Ve birkaç gün içerisinde Yevmel Aşure’ye gireceğiz. Aşure Günü nedir? Gavsül Azam Abdül Kadir Geylani

Hz. (ks)’nin, Peygamber Efendimiz (sav)’den bize şu hadisi aktarmaktadır:

“Bir kimse, Muharrem Ayında, Aşure Günü oruç tutarsa, onun için on bin melek sevabı verilir. Bir kimse, Aşure Gecesi, oruçlu bir mümine iftar verir ise, Seyyidina Muhammed (sav) ümmetinin tümüne iftar ziyafeti vermiş ve hepsinin karnını doyurmuş kadar olur.
‘Ey Allah’n Resulu!’ diye bağırdılar, ‘Allah(cc) Aşure Günü’nü diğer günlerden daha ayrıcalıklı kılmış gözüküyor.’ ‘Evet,’ dedi ve açıklamaya devam etti,

‘Allah (svt) yerleri ve gökleri aşure gününde yaratmıştır. Dağları ve yıldızları aşure gününde yaratmıştır. Arşı, Kürsiyi aşure gününde yaratmıştır. Levhi ve kalemi aşure gününde yaratmıştır. Cebrail Aleyhisselam ve diğer melekleri aşure gününde yaratmıştır. Âdem (as)’i aşure günü yaratmıştır. İbrahim Aleyhisselam aşure günü doğmuş, Allah (svt) onu Nemrud’un ateşinden aşure günü kurtarmıştır.

Aşure gününde İsmail Aleyhisselam’ı kurban edilmekten kurtarmıştır. Allah Teâla firavunu aşure günü boğmuş, İdris Aleyhisselam’ı cennete yükseltmiş, Hz. Eyyüb’un hastalığını aşure günü kaldırmıştır. İsa Aleyhisselam aşure gününde doğmuş, aşure gününde semaya yükselmiştir. Allah (svt) Âdem Aleyhisselam’ın tövbesini aşure gününde kabul etmiş, Davud Aleyhisselam’ın duasını aşure gününde kabul etmiş, Hz.

Süleyman’a (as) hükümdarlık aşure günü verilmiştir. Kıyamet de aşure günü kopacaktır.”

Şeyh Efendi’nin bize öğrettiği gibi, Nuh Aleyhisselam’ın gemisi Aşure Günü’nde kurtulmuştur. Ve Kerbela’da, Peygamber Efendimiz (sav)’in Azîz Torunu Hz. Hüseyin (ra), Aşure Günü’nde şehadete ermiştir.

Ey Müminler. Yaklaşmakta olduğumuz gün işte bu gündür. Allah (cc)’ın, Yaradılıştaki azamet ve rahmetini göstermek için, dünya tarihinde nesiller boyunca seçmiş olduğu gündür. O halde bugünü nasıl geçirmeliyiz?

Evet, bu günde oruç tutmalıyız. Peygamber Efendimiz (sav), Aşure Günü ile birlikte bir gün daha oruç tutmamızı söylemektedir. Aşure’de yerine getirmemiz gereken fiziksel fiil budur. Evet, Aşure Günü insanlara yemek ikram etmeliyiz. Aşure Günü insanlara yardım etmeliyiz. Aşure Günü yetimlerle ilgilenmeli, Aşure Günü cömert olmalıyız. Bunlar Aşure

Günü’nde yapmamız gereken harici şeyler. Oldukça önemliler ve bunları yerine getirmeye çabalamamız gerek.

Peki, Aşure Günü kalbimiz nasıl olmalı? Aşure Günü neleri tefekkür ediyor olmalıyız?  Aşure Günü içimizde neler olup bitmeli ki, bizde bir değişiklik yaratsın ve daha iyi bir hale gelelim?

Günümüzün müslüman dünyasında iki taraf bulunuyor. Bir kısmı, eh, Aşure Günü işte bugün, diyorlar. Fark yok; başka bir gün daha. Hiç özel bir şey yapmayacağız. Bugün için bir anma yapmayacağız. Kutsal günlerin hepsi bidattır. Kutsal aylar bidattır. Kutsal zamanlar bidattır.

Bizi emniyete taşıyacak ne varsa hepsi bidattır. İşte onlar bu şeytani tavırlarıyla, vahhabi tutumlarıyla Allah (cc)’ın göndermiş olduğu tüm özel vakitleri ve onların sevaplarını kaçırmış oluyorlar. Allah (cc) bizi bu fitneden korusun.

Diğer tarafta da Hz. Hüseyin için kendilerini döve döve ağlayacak olanlar var. Bu önceden sadece şiilerde görülen bir şeydi.

Ama şimdi sünnilerin de bu sözde geleneğe imrendiğini ve aynen kopyaladıklarını görüyoruz. Kerbela’da ne olup bittiğini okumak için bütün gece ayakta olacaklar. Hz. Hüseyin ve ailesinin acılarından bahsedip, insanlar kendilerini kaybedene kadar onların duygularını kışkırtacaklar. Sonra kendilerinden geçmelerini sağlayacak bir şeyler okuyacak, kendilerine vurmaya başlayacaklar, “Ya Hüseyin, Lebbeyk Ya Hüseyin” diye çığlıklar atacaklar. Ertesi gün de, Aşure bitince, normal hayatlarına geri dönecekler. Âlemlerin Rabbine itaatsiz yaratıklar olmaya geri dönecekler.

Kerbela’da, Hz. Hüseyin’in kampındaki hainlerin âdeti de böyleydi. Tüm gece ayakta durdular. Tüm gece ağladılar. “Ya Hüseyin, Lebbeyk ya Hüseyin” dediler. Seni hiçbir zaman bırakmayacağız Ya Hüseyin, dediler. Fakat gün ışığı doğduğunda hiçbiri ortalıkta gözükmüyordu. Gece vakti, her şey karanlık ve belirsizken çok kişilermiş gibi gözüküyorlardı.

Fakat hakikatleri, gün ışığında meydana çıktı ve imtihan vakti geldiğinde ortadan kayboldular.

Şeyh Efendi, bize neler olup bittiğini anlatıyor. Ve Şeyh Efendi bu hadiseyi anlatırken yalnızca bir kitaptan okumuyor. O, tarihi bilen, Kerbela’yı görmüş biri olarak, Hz. Hüseyin’i n torunu olarak anlatıyor. Diyor ki: Savaştan bir önceki gün Hz. Hüseyin, yanındaki kişilerle bir konuşma yaptı. Karanlıktı, ay gözükmüyordu. Onlara, “Hepiniz benimle geldiniz buraya,” dedi, “Biliyorum. Birçoğunuz dönmek istiyor. Birçoğunuz Yezidin blöf yaptığını düşünüyor. Ama yapmıyor. Yarın öğle vakti olduğunda, belki burada olmayabiliriz.

Birçoğunuz burada benimle çünkü benim halife olmamı ve kendinizin dünyaya kavuşmasını bekliyorsunuz. Kapı açık. Beni yalnız bıraktınız diye Kıyamet Günü sizden şikâyetçi olmayacağım. Tüm bu olanlardan sonra, bu kadar gün sonra bırakıp gitmeye utanıyorsunuz. Fakat gerçekten burada olmak istemiyorsunuz.”

Onlara şöyle dedi: “Bu gece gökyüzünde ay yok. Ben çadırımda olacağım. Fecir vakti olduğunda, hepiniz karanlıkta gidebilirsiniz. Hiçbirinizden şikâyetçi olmayacağım.”

“Ya Hüseyi n, canımız sana feda olsun” diye bağırdılar. Hz. Hüseyin odasına girdi.

Fecir vakti olduğunda Hz. Hüseyin dışarı çıktı. Yanında sadece ailesi kalmıştı. Diğer herkes gitmişti.”

Ey Müminler! Ey Müridler! Aşure Günü kalbimiz nasıl olmalı? Dönüp kalbimizde bu hastalığın, ihanet hastalığının kalbimizde olup olmadığına bakmamız lazım.

Benim Hüseyin’im kim ve ben ona sadakatimi koruyor muyum, diye bakmamız lazım. Kerbela’da kalanlar kimdi? Hz. Hüseyin’in ailesinden sadece bir avuç insan. Peki, ne yaptılar? Hüseyin’i korumak için gidip şehit olana kadar Yezid’in tüm ordusuyla teke tek savaştılar. Şeyhlerini korumak için çarpıştılar. Başlarına ne geleceğini biliyorlardı. Kurtulacaklarını düşünmediler bile.

Atlarını düşmana karşı sürerken şehit olacaklarını biliyorlardı, ama kalpleri “canım Hüseyin’e feda olsun,” diyordu.

Ya Rabbi, ben de Hüseyni’yim, yezidi değilim, diye lafta söylemek çok kolay. Dille söylemek kolay. Fakat hakiki Olanlar, dil ile konuşmazlar. Onlar, yaptıkları ile konuşurlar. Çünkü kalbin dili eylemdir. O zaman kendimize şu nu sormalıyız: Hüseyin’ime karşı nasıl davranıyorum?

Efendime ihanet ettim mi? Ve aslında hakikat şu: Şeyhimiz bizi ne zaman çağırsa ve biz onun çağrısına cevap vermeyip gitmesek aslında ihanet ettik. Ne zaman şeyhimizin bir emrine itaatsizlik yapsak, ihanet ettik. Ne zaman kalbimiz, “söylediği şeyleri sevmedim,” dese, ne zaman beni böyle azarlamasını sevmiyorum, neden bana bu kadar acımasız davranıyor desek ihanet ettik.

Yani her birimizin içinde saklı duran bir ihanet hastalığı var. Ve bizim Aşure Günü’ndeki vazifemiz de, derine inip Allah (cc)’a bu ihaneti bizden alması için yakarmak olmalıdır.

Ağlamak istiyorsanız kendi itaatsizliğinize ağlayın. Ağlamak istiyorsanız, içinizdeki ihanetin çıkıp gitmesi için ağlayın.

Ağlamak istiyorsanız, hiçbir zaman bir hain olmamak için yakarın Rabbinize. Evet, o vakit Aşure Günü’ne hürmet etmiş olursunuz.

Hz. Hüseyin’in Kerbela’da yapmış olduğu şey, o zamandan sonsuza kadar tüm hakkanilere gönderilmiş bir mesajdır. Ve o mesaj şudur:

Her ne olursa olsun hakkı müdafaa edin. Çocuklarınızı feda etmek anlamına bile gelse hakkı müdafaa edin.

Dünyanızı müdafaa etmek manasına bile gelse hakkı müdafaa edin. Bedeli canınız dahi olsa hakkı müdafaa edin.

Ve herkes için bir imtihan vardır. Bir diğer Kerbela da Çanakkale idi. Şeyh Efendi’nin dedeleri Kıbrıs’ta, hayatlarını verdikleri bir Kerbela yaşadılar.

Hepimiz bu sınava tabi tutulacağız. Bu günde kendimize şunu sormamız lazım:

O gün geldiğinde ben ne yapacağım?

Şeyh efendi bunu açıklıyor:

Tüm o insanlar, bunu tek bir şey için yaptılar. “İmanımıza sıkı sıkı tutunuyoruz,” dediler.

Ve onlar öyle dimdik durdukları için, hayatlarını verdikleri için İslam bugüne ulaşabildi.

Bunun değerini ne kadar anlayabiliyoruz? Ve ne kadar değer vermemiz gerekiyor? Onlar canlarını verdiler, servetlerini, sağlıklarını, sahip oldukları her şeyi verdiler. Sahip oldukları ne varsa hepsini verdiler.

Ve son olarak, bir insan için en değerli şey nedir? Hayatı. Onlar hayatlarını verdiler.

Peki, biz ne haldeyiz?

Evet, oturup düşünmemiz gerek. “Biz Osmanlıyız” demek kolay. Osmanlılar gibi ya şamıyoruz ki. Çabalamalıyız. Sıkıca tutunmalıyız.

Her gün kendimizi biraz daha, biraz daha zorlamalıyız. Endişelenmeyin. Kendinizi zorladıkça zayıf düşmezsiniz, sadece daha fazla kuvvet bulursunuz.

Ne kadar fazla zorlarsanız, Allah (cc) daha fazla enerji, daha fazla güç gönderir size.

Eğer bunu ciddiye alırsanız, hem size hem de onlara hayrı dokunur. Ciddiye almazsanız, siz bilirsiniz.

Kendi hayatlarını feda edenler ve tam şu anda dünyanın bir köşesinde, bir şekilde hayatlarını feda etmeye hazırlananlar, sizin için, benim için, herkes için bir rahmettir.

Bazıları bir takım yanlış fikirli insanlar tarafından kandırılmış, ancak hala imanlarında samimiler.

O yüzden onlar için de dua ediyoruz. İnşaallahu Rahman, Allah (cc) zamanın sahibini, Mehdi Aleyhisselam’ı gönderir, ona sıkıca tutunur emniyete kavuşuruz.

Ey Müminler. Aşure Günü’nü Evliyaların geçirdiği şekilde, Osmanlı’daki atalarımızın geçirdiği şekilde geçirelim. Bu Aşure Günü’nü ya klaşan günlere hazırlık yapmak için ve hiçbir zaman ihanet etmemeye söz vermek için geçirelim.

Âmin.

Şeyh Lokman Efendi Hz.
Sahibul Sayf Şeyh Abdülkerim el-Kıbrısi el-Rabbani (ks) Halifesi
Osmanlı Dergâhı, New York
Cuma Hutbesi
6 Muharrem 1438