Bismillahirrahmanirrahim / بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

MUHARREM AYI Birinci günü (Yeni Yılımız)

Muharrem ayının ilk günü müslümanların yeni yılı olduğundan, o güne büyük saygı göstermeli ve yeni yılımızı yahudilerin veya hristiyanların bayramlarını kutladıkları şekilde değil, dinimize uygun bir şekilde kutlamalıyız. Yılbaşı…

Osmanlı döneminde o gün büyük kutlamalar yapılır, imparatorluğun her yerine yemek dağıtılır ve halk, cemaat mevlid ve zikirle dua ederek yeni yılı kutlamak için toplanırdı.

Peygamber Efendimiz’in (aleyhissalatu vesselam), en vefalı yakın arkadaşı Ebu Bekir Sıddîk (radıyallahu anh) ile hicret hikâyesini o gün dinlemek çok önemlidir.

Çocuklarımıza Sevr mağarasının hikâyesini anlatacağız ve Peygamber Efendimiz’in (aleyhissalatu vesselam) en yakın sahabesi Ebu Bekir-i Sıddîk (radıyAllahu anh)

“La Tahzen İnnAllahe Meana”

“Üzülme, Allah benimle beraberdir!” diyen cümlesini tekrarlayıp anlatacağız.

O gün ilk hicret olayıyla ilgili tefekkür yapmalıyız.

Şeyhimiz’in bu konuyu anlatan sohbetini dinleyelim, hem kendimizin hem de çocuklarımızın Sevr mağarasınındaki olayı ve hicreti merak etmesini sağlayalım.

Mübarek Şeyhimiz bize hatırlatıyor:

“ Muharrem Ayı Mübarek Olsun! Yeni Hicri Yılımız Hayırlı Olsun!

“Yeni yıl. Neye göre? İnsan icadı bir takım hesaplamalara göre mi?

Bir kralın ya da başkanın doğum gününe göre mi? Hayır.

Bizim yeni yılımız, İslam’ın yeni yılı Muharrem Ayı’nın, Haram Ayı’nın başlangıcıdır.

Ve bizim takvimimiz, Allah (Subhane ve Teala)’nın ve Hazreti Peygamber Efendimiz (sallAllahu aleyhi vesellem) aracılığıyla iletilen emirleri üzerine oluşturulmuş bir takvimdir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de Allah (Celle Celaluhu) şöyle buyurmaktadır:

BismillahirRahmanirRahim

Gökleri ve yeri yarattığı gün koyduğu kesin hükme göre Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte doğru ve geçerli olan hesap budur. O halde bu aylarda konulmuş yasakları çiğneyerek kendinize zulmetmeyin. Bununla beraber müşrikler bir araya gelip hiçbir kural tanımadan sizinle nasıl topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın. Şunu da bilin ki Allah, kalpleri İlâhî saygıyla dolu olup kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.

(Tevbe Suresi , Ayeti Kerime : 36)

SadakAllahül Azim.

Hadis-i Şerif’inde Peygamber Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmaktadır:

Zaman, döngüsünü tamamlayıp Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki haline gelmiştir, dönmüştür. Sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram ay lardır; üçü peş peşedir – Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Receb.

İslamiyet’te, bizim takvimimizdeki günler veya aylar hiçbir değişikliğe uğramamıştır. Üzerinde oynanmamıştır. Allah’ın yerleri ve gökleri yarattığı zamanla aynı günlerdir. Ve İslam’da, bizden önce gelenlerin hikmeti sayesinde, elhamdülillah, kendi takvimimiz var.

Bu hicri takvime, Hazreti Peygamber Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) perdelendikten sonra sahabeleri karar vermiştir. “Bidat, bidat, bidat” diye bağıranların hiç sesini çıkarmaması gerekiyor. Çünkü hicri takvime resmiyet kazandıran kişi sünnetin muhafızı Hazreti Ömer’dir (radıyAllahu anh).

Hazreti Ömer (radıyAllahu anh) halife iken, İslam topraklarının sınırları muazzam bir genişliğe erişmişti.

Ve o kadar fazla iletişim oluyor, o kadar fazla bildiri gidip geliyor, hesabının yapılması gereken o kadar fazla kaynak vardı ki, en sonunda standart bir takvime ihtiyacımız var dedi. Bazıları gelip, perslerinki gibi bir takvim yapmalıyız, dediler. Bazılarıysa beni israildeki gibi bir takvim yapmalıyız dediler. Hazreti Ömer (ra) ve diğer büyük sahabeler ise Hazreti Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’in hicretine göre bir takvim yapmaya karar verdiler.

Ümmet tarihinin en önemli hadisesi, dünya tarihindeki en mühim olaylardan biridir.

Peygamber Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) o gün Medine’ye girdi, vazifesi o gün açık hale geldi ve Allah (Celle Celaluhu), Mekke’deki zulüm dönemine o gün son verip, İslamiyet’in yayılma dönemini açtı.

Hazreti Ömer (radıyAllahu anh), “Ay takvimini kullanacağız,” dedi, ve “günlerle oynanmasına da asla müsaade etmeyeceğiz” buyurdu. Elhamdülillah, bizler de o takvimi kullanmaya devam ediyoruz.”

“Ya Eyyühel Müminun! Ey Müminler! İslami yeni yılının ilk Cuma Günü’ne hoş geldiniz. Rabbimiz Allah (cc)’dan, bu senemizi geçtiğimiz yıldan daha iyi kılmasını diliyoruz.

Geçtiğimiz sene içerisinde işlediğimiz günahları bağışlamasını ve aciz hizmetlerimizi kabul etmesini diliyoruz. Ve bu seneyi, Hak yolunda güçlü bir şekilde yürüyeceğimiz, Hakkaniler’le birlikte olacağımız, her ne olursa olsun hakkı müdafaa edeceğimiz bir yıl kılmasını diliyoruz.

Ey Müminler. Muharrem Ayı’nda, Haram Ay’dayız. Şu an mübarek gün ve gecelerden geçiyoruz. Bu zamanda bir müminin vazifesi, Rabbini, Allah (Celle Celaluhu)’ı memnun edecek işler peşinde koşmaktır. Peygamber Efendimiz (aleyhissalatu vesselam), Hadis-i Şerif’inde şöyle buyurmaktadır:

“Ramazan’dan sonra en faziletli oruç, sizin Muharrem Ayı dediğiniz, Allah-u Teâlâ’nın Ayı’nda tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır.” (Müslim) “

Şeyh Lokman Efendi Hazretleri

__________________

Muharrem Ayı ve Aşure günü Oruç ile ilgili Hadisler:

Muharrem ayı, Kur’an-ı Kerim’de, kıymet verilen dört aydan biridir. Muharrem’in birinci günü oruç tutmak, o senenin tamamını oruç tutmak gibi faziletlidir. Bir Hadis-i Şerif meali şöyledir: “ Ramazan’dan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur.” (Müslim) Muharrem ayının birinden onuna kadar 10 gün oruç tutmak ve 10. gün aşure pişirmek faziletli ibadetlerdendir. Bunun yerine getirenlerin Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendimiz’le (radıyAllahu anhum) Cennet’e girecekleri ümit edilir. Bu on günlük orucu tutamayanlar, mümkünse 9. ve 10. günleri oruç tutmalıdırlar.

Resulullah Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) 9. günü seferde bulunuyorlardı. O bakımdan yalnız 10. günü oruç tutmuşlar ve ” sağ olursak gelecek sene 9. günü de tutarız.” buyurmuşlardır.

Kıymet verilen dört aydan biri Muharrem ayının, Zilkade, Zilhicce ve Receb ile beraber Kur’an-ı Kerim’de kıymet verilen dört aydan biri olduğu bildirilmektedir. (Tevbe Suresi 36 içinde)

Birkaç Hadis-i Şerif meali de şöyledir: Muharrem ayı ve Muharrem ayı orucu ile ilgili hadisler (Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma’dır.) (Deylemi)

“Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allahü Teâlâ’nın ayı Muharrem ayında tutulan oruçtur.
Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.” (Müslim)

“Nafile oruç tutacaksan Muharrem ayında tut, çünkü o, Allahü Teâlâ’nın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, o günde Allahü Teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün tevbe edenlerin günahlarını da affeder.” (Tirmizi)

“Aşure günü bir gün önce, bir gün sonra da tutarak yahudilere muhalefet edin.” (İ.Ahmed)

“Yalnız Aşure günü oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutmalı!”

Peygamber Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) bir gün öğleye doğru buyurdu ki: “Herkese duyurun! Bugün bir şey yiyen, akşama kadar yemesin, oruçlu gibi dursun! Bir şey yemeyen de oruç tutsun! Çünkü bugün Aşure günüdür.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud)

Dokuzyüz senelik nafile oruca denk muharrem ayı perşembe, cuma ve cumartesi oruçlarını tekrar hatırlatalım, haram aylarda yani bu ay içinde; perşembe, cuma, cumartesi günleri peş peşe oruç tutulursa 900 senelik nafile oruç sevabı verilir.