BismillahirRahmanirRahim
“ Ramazan Mü’minlere Tutku Vermek İçin Gönderilmiştir”
Bütün Hamdü Senalar Allah (SVT)’ya dır. Bütün Hamdü Senalar Bakara Suresinde şöyle buyuran Allaha’dır ; BismillahirRahmanirRahim; “O sayılı günler , insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak, Kuran’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyleyse içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık, Allahı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.” Sadakallahül Azim (2:185).
Bütün Salat ve Selamlar Peygamberlerin Sultanı Seyyidina ve Mevlana Muhammed (AS)’a olsun. Mevlana Celaleddin-i Rumi (KS) buyuruyor; “Peygamber Efendimiz (AS) bir seferinde arılara sormuş: Nasıl böylebal yapabiliyorsunuz? Değişik nektarlar, değişik tatlardan. Kimi acı, kimi ekşi. Bu bitkileri nasıl tatlı hale getirebiliyorsunuz? Ve arı cevap vermiş: Allah (SVT), biz bu nektarları toplarken,bize Salavat getirmeyi öğretti. Ve biz kovanımıza dönene kadar bu Salavatlara devam ediyoruz. Ya Rasullah, Bu balın tatlılığı sana getirdiğimiz salavatlar sayesindedir.”
Allahüm Salli ala SeyyidinaMuhammedin Nebiyyi Ümmiyyi ve ala Alihi ve Sahbihi ve Sellim.
Salat ve Selamlar Ona ve Onun Asil Ailesine, Sahabe-i Kirama, özellikle Dört Hulafayı Raşidin, Hz Ebubekir es- Sıddık, Hz Ömer el-Faruk, Hz Osman el-Gani, Hz Ali el-Murtaza ve son güne dek olanları takip edenlere olsun. Salat ve Selam bu Asil Yolun Haceganı, Meşayıhının üzerine olsun. Salat ve selamlar Allahın Aslanları, Hakkın savunucuları, İslamın kahramanları Osmanlı Sultanlarına olsun. Allah onları sevenleri sevsin, Onlardan nefret edenlere lanet eylesin. Allah Onların haklarını tez vakitte geri getirsin. Amin.
Ya Eyyühel Müminun, Ey İnananlar! Bu Şabanı Muazzama Ayı’nın son Cuma Gününe, Mübarek Cumaya hoşgeldiniz. Allah (SVT), bizim bu aciz, kırık dökük sunmaya çalıştığımız ibadetlerimizi kabul buyursun. Allah (SVT) bizi affetsin. Ramazan ve Şaban ayında yaptığımız ibadetlerimizi kabul etsin. Ramazan ayına boş bir kapla girelim. Allah (SVT), bu ayda memnun olduğu ümmetlerden olmamızı nasip eylesin. Peygamber Efendimiz bizi gördüğünde memnun olsun. Amin.
Eyyühel Müminun, Ey İnananlar! İnşaAllah birkaç saat içinde birbirimize bakıp, mutluluk içinde Ramazan Mübarek olsun diyeceğiz. İnşallah birkaç saat içinde Ya Şehri Ramazan Hoş Geldin demeye vakıf olacağız. Peygamber Efendimiz (AS) buyuruyor; “Kim ki Cuma günü bana 100 Salavat getirirse, Allah ona kıyamet günü bir Nur verecek. Ki o Nur, kıyamet yerini tamamen ışığa bürüyecek. Ramazan Ayı’nın başlaması için sabırsızlananların, cehennem ateşine girmeleri yasaklanacak.” Sadaka Rasulullah.
Gavsül Azam Şeyh Abdülkadir Geylani (KS) buyuruyor; “Peygamber Efendimiz (AS) bu ay hakkında şöyle buyurmuştur : “Ramazan ayının ilk gecesi girer girmez, Allah Zülcelal Hz, Rıdvan’ı huzuruna çağırır. Rıdvan,Cennet kapılarının bekçisidir. O teslimiyet timsali Rıdvan huzura gelip, LebbeykveSadeyk Ya Rabbi der.
Allah ona emir verir, Ümmeti Muhammed, Ümmeti Ahmed hürmetine Cennet Kapılarını süsle ve güzelleştir. ÇünküOnlar şimdi oruca başlayacaklar.
Daha sonra Mâlik’i çağırır. Malik, cehennem ateşlerinin bekçisidir. Ya Malik gel. Teslimiyet timsali Malik huzura geldiğinde, Lebbeyk ve Sadeyk, buyur Ya Rabbi der. Allah ona da emreder; dehşetli cehennem ateşlerinin kapılarını kapat. Ümmeti Ahmed orucuna devam ettiği sürece kapıları kapalı tut.
Daha sonra Cebrail(AS)’ı çağırır. Cebrail huzura gelir ve Lebbeyk ve SadeykYa Rabbi buyurur. Allah (SVT) ona emreder; “ dünyaya inmen lazım. O asi ve küstah şeytanları bağla ki, kullarım oruçlarına devam etsinler. Şeytanlar oruçlarına karışmasın.
Allah (SVT), Ramazan ayında hergün, doğan ve batan güneşte, oruca başlayıp, orucunu açan sayısız insanları cehennem ateşinden kurtarır. Ve cennetin her 7 katından birine, bir melek koyar. Her meleğin büyüklüğü, onların göğsü, Allah (SVT)’nın arşını kaplayacak büyüklüktedir. Onların ayakları dünyaya inecek kadar yüksektedir. Bir kanatları doğuda, bir kanatları batıdadır. Onlar türlü çeşit mücevherlerle, incilerle, sedeflerle bezelidir. O Melekler Semalara inip, benden bir şey isteyen var mı? Adaletsizlik içinde olan var mı? Derler. Allah için, Allahtan af dileyen, rahmet dileyen var mı? Allahtan bir şey isteyen var mı? ki istekleri kabul edilsin, derler.
Bütün ay boyunca Allah (SVT), bu çağrısına devam eder. Ey kullarım, mutlu olun, sabırlı olun, devam edin. Sizleri acıdan, zorluktan kurtaracağım. Sizleri Rahmetime ve Cömertliğime ulaştıracağım.
Leylet’ül Kadir’e ulaşılır ulaşılmaz, Cebrail (AS) 7 kat meleklere doğru gelir. Allah’ın her bir kulunaRahmet yollarlar. Allah zikri ile meşgul olan herkese ulaşırlar. İnşaAllahur-Rahman işte bu ay’a girmek üzereyiz. Bir inananın imanı olduğunda ve Allahı’ın Ramazan ayını bize rahmet için, affı için yolladığında, ateşten kurtarmak için yolladığına inandığında, o inanan sevinç içindedir ve sevincini gösterir.
Büyük Şeyhimiz Sultan’ül Evliya Şeyh Mevlana Muhammed Nazım Adil el-Hakkani (KS) buyuruyor; “Bizlerden önce gelenler, Mübarek Ramazan geldiğinde, sevinç içindeydiler. Biterken de üzüntü içindeydiler. Çünkü onların ruhları hiçbir zaman bu kadar güzel, bu kadar tatlı bir ay yaşamamışlardı. Ramazan Ayı’nın okyanusları onları kaplıyordu. Diğer aylardan farklı bir tadı, farklı bir güzelliği vardı. Onun içindir ki, inananlar Ramazan ayına ulaşmaya çalışır. Ulaştığında da mutluluk içindedir. Bu ay bittiğinde ise üzüntü içinde ağlarlar. Çünkü ruhları Ramazan Ayı boyunca duymadıkları bir saadet içindedir.”
Elhamdülillah, Şeyhimiz Sahib’ul Seyf Şeyh Abdülkerim el-Kıbrısi er-Rabbani bu cemaati kurdu. Ve bu cemaatte bizim Ramazanı nasıl karşılayacağımızı öğretti. Ramazanı Nasıl tutku ve Aşk ile karşılayacağız, nasıl kutlayacağız? Şeyhimiz (KS)Osmanlı Dergahında bize son Ramazanında buyurdu; “Elhamdülillah, Allah’ın Rahmeti bize ulaştı. Şeyhimizin Rahmeti, Sohbeti ve Himmeti bize ulaştı. Bu dünyanın en büyük fitne merkezlerinden biri olan New York şehrinde fitneden kaçabiliyoruz. Biz bu şehrin dağında Ramazana ulaştık. Bu dağın tepesinde, ki bu dağ tepeler hep karla kaplıydı. Ve Elhamdülillah geçen yıllar boyunca, Şeyhimiz Şeyh Mevlana haricinde başka hiçbir şeyimiz yoktu.
İnsanları mıknatıs gibi çekmeye başladı. Bir bal saklanmış gibi insanlar o bal’a geldiler. Sizleri de buraya çekti Elhamdülillah. Burada Şeyh Abdullah Faizi Dağıstani Hz için kurduğumuz bu makamda pek çokları ne kerametler gördü. Elhamdülillah. Ve bu devam ediyor. Bizden değil, Alemlerin Rabbindendir. Ne demek bu? Bize nazar eyliyor. Bu dağ tepelerinde bize nazar ediyor. Elhamdülillah. Bizim tek sahip olduğumuz şey, samimiyetimizdir. Neye inanıyorsak ona göre yaşamaya çalışıyoruz. Bir şey bildiğimizi iddia etmiyoruz. Ama bu azıcık bilgimizle bile, o bilgiye göre yaşamaya çalışıyoruz.
Peygamber Efendimiz (AS) bunu söyledi; “Bildiklerinizi hayatınıza uygulayın. Ve bildiklerinizi hayatınıza uygularken tutku ile uygulayın. Allah Aşkı ile uygulayın.” Eğer buraya geliyorsanız bu sizedir. Buraya geldiğin halde, o Aşka,Tutkuya sahip değilseniz, burada fazla tutunamazsınız. İnanın. O Aşkınız o Sevginiz yoksa burada fazla tutunamazsınız. Pek çok gelen gidenleri gördüm. Pek çok iddiaları da vardı. Ama nedir bu tutku ? – Allah aşkı için, Allah rızası için yapmak- başka hiç bir şey değil. Gerçek tutku budur. Eğer buradaysanız, eğer şimdi buradaysanız, o Aşk ile buradaysanız, seneye de burada olacaksınız. Eğer o Aşkla burada değilseniz, seneye de burada olmayacaksınız. Eğer burada olmazsanız, bu tuttuğunuz yeri başka birisi tutacak. Onun için, kalbinize o Aşkı koyun! Kalbinize o tutkuyu koyun! Allah rızası için, Allah rızası için yapın. Allah rızası için yapmak için koşturun. Allah Celle ve Ala Sübhanehu ve Teala o zaman hayatınızı düzeltir. O zaman hayatınız mükemmel hale gelmeye başlar. Allah rızası için yapın. Onun rızası için BismillahirRahmanirRahim deyin. O zaman yaptığınız iş, işiniz gücünüz, hayatınız her yerde paramparça olsa bile, Allah (SVT) onu toparlar. Sizin için toparlar. Samimiyetle yapın. Eğer samimiyet varsa tamamdır. Eğer dilden gelen samimiyet kalbe girmiyorsa, çalışmaz. Çalışmaz! Kendinizi zolarsınız ve her geçen gün daha fazla sıkmaya ve daha fazla ağır olmaya başlar. Ama samimiyetle devam ederseniz, her gün size enerjinin ulaştığını, o gücün size geldiğini ve Allah rızası için daha fazla koşturduğunuzu görürsünüz. Çünkü dersiniz ki, Rabbim beni seyrediyor. Rabbim beni seyrediyor, bunu ne için yapıyorum? Onun rızası için yapmaya çalışıyorum. Başka kimse için değil. Evet, o zaman herşeye Allah Aşkı ile bakarsınız. O zaman o Allah Aşkı ile her şeyi anlarsınız. O Allah aşkını kalbinize koyarsınız. O zaman hayatınıza bir tat gelmeye başlar. Dünyada nerede olduğunuz önemli değil, bütün dünya cehennem olsa da (zaten bütün dünya cehennem halinde) ama sizin hayatınız cennet olur. Sadece başkalarının derdi ile dertlenmeye başlarsınız ve dersiniz ki; Ya Rabbi, bunlar senin kulların. Onlara ulaşacak olan sensin. Ben bir şey yapamam. Ben senin aciz kulunum. İşte o zaman yapacağınız da odur. O zaman söylersiniz, samimiyetle Şahadetinizi getirirsiniz.
Şahadetimizde samimi olmaya çalışıyoruz, Ramazan’a giriyoruz. Osmanlı usulü girmeye çalışıyoruz. Evet, Onlar topları ateşliyorlardı, Onlar Ramazanlarını kutluyorlardı. Biz de Ramazanları kutluyoruz. Silah çekiyorlardı, havaya ateş açıyorlardı. Onlar, dağ başlarında Allah rızası için koşturuyorlardı. Ya Şehri Ramazan Hoş Geldin diyorlardı. Mescitleri, Camiileri güzelleştiriyorlardı. Tatlılar, yemekler yapıyorlardı. İnsanlara ikram ediyorlardı. Bütün her yere farklı bir ruh giriyordu. Farklı bir güç geliyordu. İnsanlar farklı farklı güçlere ulaşıyorlardı. Bu samimiyetle daha fazla güç inmeye başladı. Çünkü onlar güçlü, kuvvetliydiler. Onların imanları bu Aşkla kuvvetleniyordu.
Ve onlar etraflarında zayıf olanları da çekip, onları da tutuyorlardı. Onlar koşturuyorlardı. Yoksullara ulaşmak için koşturuyorlardı. Bütün bu olan biten içinde neredesiniz? Ne yapıyorsunuz? Kendinize sormanız lazım. Bakıp anlamaya çalışmanız lazım. Neredeyim, bu olan biten içinde ben neredeyim? Sadece bir turist miyim? Ziyaretçi gibitakılıyor muyum? Yoksa bu olan bitenin bir parçasımıyım? O zaman kendinize sorup bilmeniz lazım. Kalbiniz size ne diyorsa, kalbinizden ne geliyorsa, onunla harekete geçin. Ama hayatınıza biraz tutku sokun. Biraz tutku içinde yanın. Allah (SVT), Celle ve Ala için uğraşın. Koşturun.
Bugünün Müslümanları, artık Peygamberlerini kaybettiler. Müslümanlar kendilerini Müslüman addediyorlar ama onlar peygamberlerini kaybettiler. Artık Peygamberlerini bilmiyorlar. Peygamberinizi bilmiyorsunuz. Peygamberinizi bilmeniz lazım. Çocuklarınıza Peygamberinizi öğretmeniz lazım. Önceliğiniz Peygamberiniz olması lazım. Hayattaki önceliğiniz Peygamber olacak. Anneniz babanız değil. Peygamberin’in, önceliği olması lazım. Sahabeler ancak bu şekilde Allah (SVT), Celle ve Ala’ya kendilerini sevdirdiler. Sahabe-i Kiram ancak bununla, bu Aşkla, bu tutkuyla Allah (SVT)’ya ulaştılar. Onların hayatları zorluk, güçlük içindeydi. Ne türlü ceremelerin içinden geçtiler. Ama her daim Peygamber Efendimizi en büyük öncelikleri yaptılar. Hayatlarının amacı Peygamberdi. Onların tutkuları, Peygamber için duydukları tutkular, Onlar Peygamberimizi duyduğu anda elleri kalplerinin üzerine gidiyordu. O kadar tutku içindeydiler ki, sanki kalpleri yerinden çıkacakmış gibi ellerini kalplerinin üstünde tutuyorlardı.
Bakıyorum, yüzlerinize bakıyorum. Pek çokları ölü gibi. Babam da dahil bu dünyada Pek çoklarını gömdüm. Babamın vücudunu yıkadığımda, cenazesini hazırladığımda yüzü gülümsüyordu. Vücudu ölüydü ama yüzü gülümsüyordu. Bu dünyadan çıktığında mutluluk içindeydi. Ne oldu size ki yüzünüz ölü gibi ? Derdiniz nedir ? herşeyiniz var! Hayatınızda her şeyden fazlası var! Her şeyiniz varken neyin endişesini kuruyorsunuz ? Ne ile evhamlanıyorsunuz ? Sevdikleriniz için mi endişe ediyorsunuz ? Onlar cehenneme girecekler diye mi kaygılanıyorsunuz ? Sırat-i Müstakimde değiller diye mi endişe ediyorsunuz ? Onların durumundan dolayı mı korkuyorsunuz ? Yoksa, nefsinizin peşinde mi üzülüyorsunuz ? Hayatınızda istedikleriniz nefsinize uygun olmadığı için mi üzülüp koşturuyorsunuz ?
İnşaAllahur-Rahman bu Ramazanda biraz değişin. Değişin, çünkü Allah Celle ve Ala, kendi rızası için koşturanları sever. Azıcık bile olsa kendi yolunda, kendi rızası için koşturanları sever. O Aşkla Allah rızası için bir tek secde bile etseniz, onu sever. Bütün gece nefsinizle ibadet etseniz, onu istemez, sevmez. Ama Allah Aşkı ile bütün gece hoplayıp zıplasan, onu tercih eder. Ve der ki Meleklerine, seyredin, şahid olun, bakın bu kişi tutku içinde, bu kul samimiyet içinde.Evet , şu anda dünyaya olan budur.
İnşaAllahur-Rahman bu Ramazanda Allah’a daha iyi bir kul olmaya çalışalım. Kalbimize Aşk koymaya, tutku koymaya çalışalım. Yıkılp giden, mahvolan, sefillik içinde olan insanlardan olmayalım. Nuh (AS)’ın gemisi gibi, Peygamber Efendimiz (AS)’ın Cemaatlerine sıkı tutunalım. Onların Ümmetine, o Ümmetin Temsilcilerine sıkı tutunalım. Çünkü onlar Nuh (AS)’ın gemisi gibidir. Ancak onlara tutunanlar kurtulacak. Milyarlarca insan batıp gidecek. Milyarlarca insan yok olacak.
Şu anda olan budur. Uyanın! Kendinize gelin! Eğer Allah rızası için yaşıyorsanız, Allah (SVT), hayatınızı idame ettirir, İnşaAllahur-Rahman.”
Bunlar şeyhimiz Sahib’ul Seyften gelen hak sözlerdir. Allah, Onun makamını arttırsın. Onun yolunda yaşayalım, Onun yolunda ölelim ve Onun bize verdiği irşadı hayatımıza uygulayalım. Bize, hayatımızı Aşk ve Tutku içinde, Allah rızası için yaşamamızı emrediyor. Kibir ve kıskançlık içinde değil. Allah’a kul olmak için, başkalarına yardım etmek için yaşayalım. Ramazanımız Aşk Ramazanı olsun. Ramazanımız sevgi, tutku Ramazanı olsun. Başkaları ile paylaşacağımız, başkalarına yardım edeceğimiz, güzellik içinde bir Ramazan olsun. Bu Ramazan ayı, nefsimizle mücadele için olsun. Allah Dostları’nın sohbeti içinde olsun. Ramazanımız Osmanlı Ramazanı olsun. Ramazanımız Allah’ın Rahmeti ile dolsun. Bu ayı, bu Mübarek Ramazanı, Peygamber Eendimiz’in Şefaatine ulaşmadan geçirmeyelim. Şeyhimiz’in kalbine girmeden bu Ramazanı bitirmeyelim. Amin.
Şeyh Lokman Efendi Hz.
Cuma Hutbesi
29 Şaban1443 – 1 Nisan 2022