BismillahirRahmanirRahim
“ Kalbimizden Zulmü Atmakİçin Çalışmalıyız ”
Bütün HamdüSenalarAlemlerin Rabbi olan Allah (SVT)’ya dır.Salat ve Selamlar O seçilmiş Peygamber Seyyidinave Mevlana Muhammed Mustafa (AS)’a olsun.
Salat ve Selamlar Onun Asil Ailesine, Sahabe-i Kirama, özellikle Dört HulafayiRaşidin, Hz Ebubekir es-Sıddık, Hz Ömer el-Faruk, Hz Osman el-Gani, Hz Ali el-Murtaza ve son güne dek onları takip edenlere olsun.
Salat ve Selamlarbu en seçkin Nakşibendi Yolunun Şeyhlerininüzerineolsun. Salat ve Selamlar Osmanlı Sultanlarına Hakk’ın Sultanlarına olsun. Allah Onları sevenleri sevsin ve Onlardan nefret edenlere lanet eylesin. Allah Onların dönüşlerini ve haklarının iadesini hızlandırsıninşaAllah. Amin, Amin, Amin.
Ya EyyühelMüminun!Ey İnananlar! Rabbimize şükürler olsun ki, mübarek Ramazan ayını idrak ettik ve bizi bu bayram gününde böyle bir arada tutuyor.
“Allahu Ekber Allahu Ekber La ilahe İllallahuAllahu Ekber, Allahu Ekber ve lillahilHamd”
Elhamdülillah, Elhamdülillah ve Şükrenlillah. Bu mübarek günde Rabbimiz bize buyuruyor: “Ey kullarım, benim rızam için oruç tuttunuz, benim rızam için ibadetlerinize devam ettiniz, şimdi gidebilirsiniz. Bilin ki, affınız kabul gördü.” Amin inşaAllah. Rabbimize şükürler olsun, şükürler olsun Allah’a ki, bu ayı idrak ettik, düzgün geçirebildik. Peygamberimiz, habibinin ayını ve ümmetin ayını da idrak ettik. Allah Ramazanımızı kabul etsin, Allah bize bir Ramazan daha bahşetsin. Bütün günlerimizi, gecelerimizi, bütün nefesimizi onun rızası için harcayalım inşaAllah.
Ey İnananlar, Allah (SVT)bizi bu dünyaya, esfelisafilin’e, aşağılığında aşağısı bu dünyaya yolladı. Ama biz bu dünyaya hayvan gibi yaşamak için gelmedik. Bu dünyayı anlamanız lazım. Analiz edin inceleyin. Bu dünyanın gidişatına bakın. Bu esfelisafilinde kendinizi nasıl kurtaracaksınız bakın. Çünkü biz bu dünyaya Hz.İnsan olarak onu temsilen geldik. Bu dünya bugün artık ikiye ayrılıyor. Aslında dünya hep iki kutupdaydı, Hakk ve batıl. Ve bu ahir zamanın da ahirinde insanlar artık pusulayı şaşırmış vaziyetteler. Fitneye kurban gitmiş durumdalar. Ama taraflarını iyi belirlemeleri lazım. Taraflarını seçmeleri lazım. Bu dünyada hangi tarafı seçeceklerse ki deccalin karanlığına batmış vaziyette, gördükleri ya cehennemde yanıyor gibi olacak veya onlara gül bahçesi gibi görünecek. Ama bunlardan sadece bir tanesi doğru, sadece bir tanesi Hakk.
Hangisinin gerçek olduğunu nasıl anlayacağız? Bu dünyanın gerçek halini nasıl anlayacağız? 24 saat bu dünyanın içindeyiz. Bugünün 21. Yüzyıl seçkin Müslümanlarına sorsak, bu dünya muazzam güzel bir halde, barış ve gelişmişlik içinde derler. Müslümanlar, zenginlik içinde olan, güç sahibi Müslümanlar tabiki kendi huzurlarına hakimler. Bu dünyaya bakıyorlar, ooo çok güzel ufuklara doğru ilerliyoruz diyorlar. Ekonomileri büyüyor. Gelişiyorlar. Orda burda biraz zorluk yaşıyorlar ama genelde ekonomileri büyüyor. Müslümanlar diyor ki, bizim ülkelerimiz diz çökmüşken, 200 yüzyıla yakındır kolonist mantığın altında ezilmişken şimdi yavaş yavaş ayağa kalkıyor. Kendi yüksek tabakalı modern hayatlarında, kendi güzel rahat dünyalarında, kendilerini dindar da addedebilirler. Bu dünyaya bir sürü söz bahşeden, her şey güzeldir diyen kişi bu sistemi değiştirmeye kalkmaz. Herşey güzeldir diyenler, bu sistemden beslendiği müddetçe bu sisteme yatırım yapmaya devam edip, onun üstünden nemalanmaya ve gene bu sisteme yatırmaya devam edecekler.
İşte bu seçkin Müslümanlar, üst tabakada ki Müslümanlar hiçbir şeyi değiştirmek istemiyorlar. Bu sistemin sonsuza kadar devam etmesini istiyorlar. Bu sistem eski bir sistem değil. Bu sistem sadece 100 küsur yıldır burada. Hilafet kaldırıldığından beridir bu sistem kuruldu. Konfor içinde ki bu seçkin Müslümanlar hiçbir şeyi değiştirmek istemiyorlar. Ama bu dünyanın bu hale gelmesinde bir sürü sebep var. Dünyanın her yerinde pek çok garip Müslümanlar acı çekiyorlar. Uygur Müslümanları, Uygur kardeşlerimiz mahvedildi. Uygur kardeşlerimiz bu dünyadan silindi. Hindistanlı kardeşlerimiz ölümle yüzyüzeler. Burmada ki kardeşlerimiz tamamen öldürülmek üzereler. Irkları silinecek bu dünyadan. Filistinli kardeşlerimiz zulmün içinde eziliyorlar. Etiyopyada ki kardeşlerimiz sadece Kelime-i Şahadet getiriyor diye öldürülüyorlar. Herkes zulüm içinde, mazlumlar ağlıyorken, eğer mazlumların duası dünyaya direkt ulaşıyorsa ki kabul görür, kabul gören duanın hedefi biz olursak ne yapacağız? Bu seçkin ve şımarık Müslümanlar, konuşmaya geldiğinde mangalda kömür bırakmayıp, kardeşlerimizin acısıyla acılandığının numarasını yapıyorlar. Ama gerçekte yorulmuş ve tükenmiş vaziyetteler. Kimseye yardım etmek istemiyorlar. Ümmetin bu halinden bıkmış vaziyetteler. Ümmetin bir vücut olduğunu kabul etmiyorlar. Müslümanlar Ramazan Bayramında hep bir araya gelip, büyük salonlarında oturup çay yudumlarken, ümmetin halinden şikayet ediyorlar. Ama arabalarına binip evlerine döndüklerinde, kendi hayatlarına döndüklerinde Ümmet-i Muhammed hakkında hiçbir endişeleri yok. Hiçbir takıntıları, hiçbir üzüntüleri yok. Çünkü kendi hayatlarına döndüklerinde kendi halleri düzgün, yatırımları yolunda gidiyor. Yatırımları huzur ve gelişme içinde. Gelişmeleri Adalet ve kalkınma içinde. Bu nasıl oluyor? Böyle insanlar bizden uzak dursun. Kendine Müslüman diyen, dünyanın ateş içinde acı çekmesi karşısında hiçbir tepki vermeyen insanlar bizden uzak dursunlar.
Bunun tersine, bu pandemi başladığından beri, virüs yayıldığından beri pek çok insan kendi hayatları sallandığı için, tepe taklak olduğu için dünyaya uyanmaya başladılar. Dünyanın haline uyanmaya başladılar. Ve neyin ne olduğunu anlamaya başladılar. Bu dünya sisteminin çöktüğünün farkındalar artık. Bütün hepsi, hepsi zalimlik altında kapitalizme bakıyorlar. Kapitalizm, sağlam çalışan, güzel yatırım yapan ve kuvvetli çalışan insanlara yardım edecek sözü veriyorken, yaptıkları tek şey hile ve hurda ile muazzam zenginliği arttırmak ve zenginlerin zenginliğine zenginlik katmak. İnsanlara boş hayaller, boş teknolojiler sunup, insanları aldatmak. Onun zıttında komünizme baktığınızda, insanlara eşit davranılacağını, hakların eşit dağıtılacağını ve herkesin çalışan insan sınıfında olacağını yayarken, insanların ruhlarını öldürüp, devlet ve liderlerin öğüttüğü bir makine haline getiriyorlar.
Bu ikisinin arasında kalmış insanlar, liberalizm ve demokrasiye yüzlerini dönüyorlar. Ama yakından baktıklarında, demokrasi ve halkçılık, halk gücünün sadece elit insanlar tarafından, insanları aldatmak için ve devlet gücünün sadece bir avuç ultra zengine peşkeş çekilmek için yapıldığının farkına varıyor. Bu sistemlerin münafıklığı o kadar artmış, o kadar derinleşmiş, bu izm ve ideolojiler o kadar fena bir halde insanların üzerine zulüm kurmuş ki, insanlar artık özgürlüğünden bile vazgeçip faşizmi ister olmuş vaziyetteler. Faşizm, başta ki güçlü zalime, başta ki diktatöre teslim olup, kendi ruhundan, kendi seçiminden vazgeçip, yüzsüz, ruhsuz insanlar topluluğu haline gelip çaresizlik içinde o diktatöre taabii olmayı seçiyorlar.
İşte bu sistemlerin halini görenler, dünyanın da kutuplaştığının farkındalar. Ukrayna’da şuan olan savaş, pek çok insanları uyandırmış durumdadır. Ve bunun başlangıcın bir sembolü olduğunu anlamış vaziyetteler. Artık Sonun başlangıcı. Bu dünyanın sisteminin hiç biri masum değil. Dünyada ki hiçbir izm masum değil. Şuan dünyada güç sahibi olan hiçbir sistem masum değil. Kapitalistlik altında yaşayan insanlara bakın, onların markete bile gidecek halleri kalmadı. Depolarını benzinle dolduramıyorlar. Ama gerçekte zenginliğine zenginlik katan o büyük patronlar ve büyük şirketler herşeyi bahane edip kendi aralarında peşkeş çekiyorlar.
Yaşadığımız bu ülkede dahii insanlar ekmek alamayacak hale geliyor. Şeyhimiz bunun için bizi 20 yıl önce uyardı. İnsanlar birbirini yiyecek dedi. Bu ülke için. İnsanlar birbirini yerse yesin yeter ki daha fazla zenginleşsinler. Zenginliğine zenginlik katsınlar. Faşizm de böylece bu şekilde yükselsin. Irkçılık artsın. Gittikçe faşistleşen, ırkçılaşan ülkelerde soykırımın temelleri atılacak, insanlar katledilecekti. Müslümanlar vatandaşlıktan çıkarılıp, bir iç savaşa doğru sürüklenip, Müslüman insanlar ülke düşmanı, devlet düşmanı ilan edilip, insanlar mahvedilecek. Bu milliyetçi sapık akımlar, insanlara saldırmak için fırsat bekliyor. Aynı pandemide olduğu gibi. Bu çinde yapılıyor. Pandemiyi bahane edip daha da arttırıyorlar. Uygurları alıp toplama kamplarına koydular. Onlar karı kocaları birbirinden ayırıp, toplama kamplarına koyup evlerine komünist adamlar yerleştirip, onlarla çiftleştirdiler. Çocuklarını çalıp okullarda beyinlerini yıkıyorlar. Bunları gören diğer faşist ülkeler, diğer zalim ülkeler bundan cesaret alıp, diğer ülkelere de aynısını yapmaya kalkıyorlar. Liderlerimizi biz seçtik. Ve Allah liderlerimizle bizi imtihana çekiyor. Ve o liderlerin yoldan çıkmış halleri ile biz de onlarla birlikte ateşe doğru sürükleniyoruz.
Bu yüzdeni herhangi bir zalim, Uygurlar söz konusu olduğunda Müslüman liderlerin ne kadar zayıf olduğunu görecekse aynı şeyi kendi ülkelerinde yapmaktan neden korksunlar? Batılılar Ortadoğu’da bunu zaten yüzyıllardır yapıyorlar ve yapmaya devam edecekler. Zalimler, Kudüs-ü Şerifte hiçbir liderin zalimlere karşı ayağa kalkmadığını, Hakkı savunmadığını gördüğü müddetçe her Ramazanda Mescid-i Aksa’ya saldırıp Müslümanları aşağılayacak. Çünkü yeşil ışığı aldılar. Neden zalimler Müslümanlardan korksun ki? Çünkü Müslüman liderler o zalimlerle baş başalar. Onlarla sembolik iftarlar açıyorlar. Mescidi Aksa’da ki katillerle oturup kalkıyorlar. Yaşadığımız dünya budur. İşte halimiz budur.
Ey İnananlar! FitrBayramı dediğimiz Ramazan Bayramındayız. Çünkü Allah (SVT) ve Peygamber (AS), bugün bizim mutlu olmamızı istiyorlar. Ama onlar dünyanın bu halinden mutlu değiller. Dünyanın bu halinden memnun değiller. Onun için biz de mutlu olamayız. Herşey bu deccali sistemi destekliyor. Özellikle bu günün teknolojisi insanların kalplerini öldürüp biçiyor. Herkes haklı olduğunu zannediyor. Ama insanlar sanki yankı odasında oturmuş gibi kendi fikirlerinde boğulup gidiyorlar. Ama hakkı bilenler hakkı anlayanlar sadece bir Rehberi, bir Mürşidi takip edenlerle hakkı bulabilirler ki o irşad Allah’tan gelir. Allah kimi bu yolda Rehber ederse, Allah kime o yolu açarsa, o yoldan kimse o kişiyi şaşırtamaz. Ve Allah kimi yoldan çıkartırsa, hiç kimse o kişiyi bu düzgün yola koyamaz.
İşte bu yüzden biz bu Dergahta o Şahadateand içtik. Biz o biat’ı verdik. Ve biz İnananlar olarak Mürşidimizi, Şeyhimizi takip etme sözü verdik. Bu silsileye intisap edip, Şeyhimizi, Büyük Şeyhlerimizi, Peygamber Efendimizi ve Allah’ı takip etme sözü verdik. İlahi protokol budur. İlahi protokol bunu emreder. İlahi protokol’e uyup sonra da ben kendi yoluma gideceğim diyen insanlar en büyük ahmaklardır. Kendi yolunu seçip Mürşidini terk edenler, en büyük ahmaklığı yapmış olurular. Aynı Nakşibendi hazretlerini takip eden bir mürid gibi; ‘bir gün Mürşidine ihanet etti, Şah-ı Nakşibendi hazretlerini terk etti. Yol kenarında çamur içinde debelenip duruyordu. Ve kendi kendine; ohhhŞeyhin olmaması ne güzel, ne güzel hayat ne tatlı’ diyordu.
Evet, hidayeti bırakırsan belki hayatının gül bahçesi gibi tatlı olduğunu düşünürüsün ama bütün dünya senin pislik içinde, kendi pisliğinin içinde dönüp dolaştığını görür. Allah bizi bundan kurtarsın. Eğer bir Mürşidimiz varsa ve ona destek olmuyorsak, eğer bir Mürşidimiz varsa ve ona hizmette durmuyorsak, onun hedefini biz de hedefimiz olarak seçmiyorsak, onun yolunda devam etmiyorsak kesinlikle mahvolanlardan, sefil olanlardan oluruz. Allah (SVT) Kuran’ı Kerimde Benî İsrail hakkında bu olanları defalarca, defalarca anlattı. Allah (SVT)Benî İsrail’e Hz Musa’yı ve Hz Harun (AS)’ı takip edin dedi. Onlarla beraber vâd edilmiş, söz verilmiş topraklara ulaşın dedi. Ama Benî İsrail’in o yoldan çıkmış insanları,
“Ey Musa sen git savaşını gör biz burada oturup bekleyeceğiz” dediler.
Bir süre sonra hata yaptıklarını anladılar ve Musa(AS)’ın peşine düşmek ve onunla birlikte savaşmak için yola çıktılar. Ama yola çıktıklarında her günün sonunda başladıkları noktada olduklarını gördüler. Tüm gün boyunca gidip ertesi sabah yine başladıkları noktaya döndüler. Her geçen gün, gün be gün aynı şekilde devam etti. 40 yıl boyunca, 40 yıl boyunca Hz. Musa’ya ulaşmaya çalıştılar. Ama hiçbir yere varamadılar.
Bunun bize ders vermesi lazım. Şuan ki halimizi göstermesi lazım. Şu anda bu vesileyi bırakan insanların, bu ümmetin de bunları yaşadığını anlaması lazım. Şuan Ümmet bunu yaşamıyor mu? Hilafete ihanet etmiş bir şekilde bunu yaşamıyor mu? Her gün çareler bulmaya çalışmıyor mu? Bu Ümmetin liderleri komünizm diyor, kapitalizm diyor, demokrasi diyor, faşizm diyor, liberalizm diyor. Halifeye ihanet ettikten sonra, çocuklarına Hilafet’e ve Osmanlı’ya nefret öğrettikten sonra komünizmden mi medet umacak? Kapitalizmden mi çözüm bulacak? Liberalizmden mi? Faşizmden mi? İzm’lerdenhayr var mı? Aynen Benîİsrail’in olduğu gibi kendi etrafında 100 yıla yakın süredir daireler çiziyor. Ama her gün aynı yere, aşağılanma ve utanç yerine pislik içinde geri dönüyor.
Bunu kendi aklımızla çözmeye çalıştığımız müddetçe böyle daireler çizmeye devam edeceğiz. Artık vakit geldi. İtiraf etmemiz lazım. Ya Rabbi biz büyük bir yanlış yaptık ve bunu kendi başımıza düzeltemeyiz. Ya Rabbi, Sana, Rasulüne ve Dostlarına teslim olmak istiyoruz. Affet bizi Ya Rabbi. Ancak Allah’ın eli ile bu dünya düzelebilir. Ve bu dünya sadece ilahi yardımla, Hz.Mehdi’nin ilahi yardımıyla düzelebilir. Bu dünya o kadar yoldan çıkmış ve o kadar karanlığa gömülmüş vaziyette ki, sadece ilahi yardımla ilahi adalet gelebilir. Herkes ben Mehdi (AS) olmak istiyorum diyor. Herkes Mehdi (AS) ne zaman gelecek diyor. Mehdi (AS)’ın manasını anlayan var mı? Mehdi (AS) ile olmak demek, bu sistemden kendini ayırmak demektir. Çünkü Mehdi (AS) geldiğinde zayıfları ve garipleri destekleyecek.
Bu sistemi destekleyemezsiniz. Mehdi (AS) bu sistemi devirmek için gelecek. Garipleri, yardıma muhtaçları kurtarmak için gelecek. Allah’ın ve Peygamberinin Şeriatını, onların kanunlarını getirecek. Bu sistem deccaletaabii olmuş vaziyetteyken ancak ve ancak Mehdi (AS) ile düzelir. Şeyh’ül Ekber Hz.İbniArabi (KS)Mehdi (AS)’ın zamanı için buyuruyor: “Alimler Mehdi (AS)’ın önünde korkudan sanki ona taabilermiş gibi davranacaklar. Ama gerçekte onun düşmanı olacaklar. Mehdi (AS)’a yardım edenler sadece o Garip Müslümanlar ve Evliyaullah olacak. Onlar onu gerçekten seven ve geldiği için sevinen ve ona hizmette olanlar olacak.”Allah bizleri iyi gruptan, hayırlı ümmetten eylesin inşaAllah. Amin.
O İlahi yardımı istiyor muyuz? Eğer o İlahi yardıma ulaşmak istiyorsak, şeytan ve deccalin sisteminden kendimizi çıkarmamız lazım. İlahi yardımı istiyor musunuz? Garip olmamız lazım. Peygamber Efendimiz nasıl garipse, Sahabe-i Kiram nasıl garipseler biz de garip olmak durumundayız. Tabi ki kendi ellerimizle değiştiremeyiz. Bizim konuşmalarımızla da bu düzelmez. Ama en azından kalplerimizde kabul etmememiz lazım. Biz bu sistemin bir parçası olamayız. En azından kalbimizden değiştirmemiz lazım.
Peygamber Efendimiz (SAV) buyuruyor, Şeyhimiz buyuruyor: Kendini batıldan ayıran insanın işaretleri vardır. Nedir bu işaret ? “Kalabalık merkezlerden uzak durun. Dağlara çekilin, dağlara gidin.” Bunun manası nedir? Kendini fiziksel olarak kalabalıktan, şehirden ayırmak değil. Şehirlerden kendilerini ayıranlar dağ başına gelseler bile kalplerinde hâlâ şehirleri yaşatıyorlar. Şehirlerin o güzel hayatını hayal ediyorlar. Ama şehrin içinde olup artık onu işkence olarak görenler, kendi evlerinde kendilerini dağ başındaymış gibi, kendilerini izole etmişte dağ başında yaşıyormuş gibi yaşayan insanlar da var, Elhamdülilllah. O yüzden kalplerimizin o iyi niyet ile niyetlenmesi lazım.
Bu nasihatlar boş değil. Bu nasihatlar boş sözler değil. Bu nasihatlarPeygamber Efendimiz’in sünneti, Evliyaullahınnasihatlarıdır. Peygamber Efendimiz hicreti emrettiğinde insanlar Mekke’de yaşamaya devam edip, “ahh ne güzel bir fikir diyip” Mekke’de yaşamaya devam etmediler. Toparlanıp o anda çıktılar. Şeyhimiz işte o Peygamberin torunudur. O hicreti dinledi, o hicreti yaptı ve dağ başına geldi.
Bu dağın ortasında bu dergahı açtı. Bunu gerçekleştirdi. Bu gerçeği yaşadı ve bu gerçeği bizim kalbimize de yerleştirdi. İşte biz bu gerçeği yaşamaya çalışıyoruz. İnşaAllahurRahman bu yanlış sistemin bitmesini istiyorsan, önce bu yanlış sistemi içinizde bitirmeniz lazım. Kendi hayatınızda gerçeği yaşamanız lazım. Artık numara yapmanın, yanlışları doğru göstermenin zamanı değil. Allah (SVT) Saf suresinde numara yapmayı lanetliyor. BismillahirRahmanirRahim : “Ey İnananlar! Neden söylediğinizi yapmıyorsunuz? Allah indinde en çok nefret edilenler, söylediğini yapmayanlardır” Sadakallahül azim. (61:2-3).
Allah bizi affetsin.
Hakk yolda ilerleyelim derken batıl hayatı yaşayamazsınız. Bir şeylerin değişmesi lazım. Bir kişi Hakk yolda uyanıp, batıl yolda uykuya gidemez. Ağzından Hakk söz çıkan bir insan en azından kalbinde o Hakk’ı yaşamak zorundadır. Artık ayrılık zamanı geldi. Ayrılmak lazım. Biz o ayrımı yapıyor muyuz? Kendi hayatımızda Hakk ile batılı ayırıyor muyuz? Deccal insanları birleştirmeye gelecek. Deccal herkesi birleştirecek. Deccal herkesi doğru gösterecek. Deccal herşey güzel diyecek. Bütün dinler aynı diyecek. Bütün devletler aynı diyecek. Her şey eşit diyecek. Her şey eşit. Kadın Erkek hepsi eşit. İstediğinizi yapın diyecek. Herşeyi fitnenin içinde bitirecekler. Deccal fitne yok diyecek, bizim herşeyimiz bu diyecek. Ama Hz.Mehdi (AS), OFâruk olarak gelecek. Her Peygamberin yaptığını yapacak. O bir Peygamber değil ama her Peygamberin yaptığını yapacak. Bu dünyaya gelip Hakk ile batılı ayıracak. Hakkhakktır, batıl batıldır diyecek. Hz Mehdi dir O. Faruk olarak gelecek. İnşaAllahurRahmanHakk ile batılı ayıracak, Hakk haktır diyecek.
Eğer Mehdi (AS) ile beraber olmak istiyorsanız, Hakk ile beraber olmak istiyorsanız tarafınızı seçin. Hakk yolu seçin. batılı sevemeyiz, zulmü sevemeyiz. Şeyhimiz bizi kaç kere uyardı. Kalbinizden zulmü çıkarın. Zaimleri sevmeyin. Zalimliği ve zalimleri sevmek zalim olmakla aynı şeydir. Kalbimizden zalimliği çıkarmamız lazım. Kalbimizde bir damla zulüm olsa o ateş bize dokunur. İçimizden zulmü çıkarmamız lazım. Nefsimizle mücadeleye devam etmemiz lazım. Zulümden kurtulmak, kalbimizi temizlemek bu bir hobi değildir. Boş zamanınızda yapılacak bir şey değildir. Bu küçük bir mesele değildir. Bu hayatınızın amacı olmak zorundadır. Ve bu bizi hem dünyada hem ahirette kurtaracak tek ana çözümdür. Mehdi (AS)’ın yolunda hizmetinizin kabulü için bunu yapmanız şarttır. Eğer nefsinize karşı mücadele etmezseniz, zulme karşı durmazsanız, Allah yolunda olamazsanız, Mehdi (AS) ile beraber olamazsanız. İçinizde ki zulmü bitirmeniz için bir Allah Dostu ile olmanız lazım, bir Şeyh ile olmanız lazım. İşte bu yüzden buradayız. bu yüzden Şeyhimizle beraberiz.
Kalbiniz yarım bir şekilde bu yolda ilerleyemezsiniz. Hz Mevlana buyuruyor: “Aşk için herşeyiniKurban et. HerşeyiniKurban et, herşeyini harca. Aşk için herşeyini feda edersen, o zaman gerçekten İnsansın. Eğer yapamazsan bırak bu meclisi git. Çünkü kalbi yarım olanlar sahibine ulaşamaz. Ya kalbinle tam teslim olarak burada olursun, bu dünyaya garip olur Hakk yolda ilerlersin ve Hakk’a garip olmazsın, ya da Hakk’a yabancı olursun. Kişi sevdiği ile beraberdir. Bu Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed Mustafa (AS)’ın verdiği sonsuz mesajdır. Kişi sevdiği ile beraberdir. Biz doğruları sevmek istiyoruz, kötüleri sevmek istemiyoruz. Allah’ın sevdiğini sevip sevmediğini bırakmak istiyoruz. Allah yolunda Mehdi (AS)’ın açtığı yolda ilerlemek istiyoruz. Bu Ramazan bayramında, FitrBayramında temizlenip temiz kalan ve temizlerle beraber olmak istiyoruz Ya Rabbi. Biz yanlış sistemlere sevgi beslemiyoruz. Biz yanlış sistemlere karşıyız Ya Rabbi. Biz yanlış sistemleri istemiyoruz Ya Rabbi. Biz aciz kullarız Ya Rabbi. Ama senin yardımınla, Rasulullah’ınŞefaati ile, Şeyhimizin Mededi ile o zaman kuvvetli oluruz.Senin yardımına muhtacız, senin yardımınla biz kuvvetli oluruz Ya Rabbi. Senin yardımınla Hakk yolda tut bizi Ya Rabbi. Mehdi (AS)’ı yolla bize Ya Rabbi. Ya Rabbi senin kullarından eyle bizi. Mehdi (AS)’a hizmete koşan kullarından olalım. Şeyhimiz’in hizmetine koşan kullarından olalım Ya Rabbi. Bu Mübarek Bayram gününde Rasulullah(AS) hürmetine, Sahib’ulSeyf hürmetine dualarımızı kabul et Ya Rabbi. Amin.
Şeyh Lokman Efendi Hz.
Cuma Hutbesi
1 Şevval 1443 – 2 Mayıs2022