BismillahirRahmanirRahim
Bütün HamdüSenalarAlemlerin Rabbi olan Allah (SVT)’ya dır.…….
Salat ve Selamlarpeygamberlerin sultanı,SeyyidinaMuhammed mustafa(AS)’a olsun. O şöyle buyuruyor: “günlerin en iyisi Cuma günüdür. Cuma günü adem as yaratılmıştır, ruhu alınmıştır ve sur borusu üflenmiştir. O günde kıyamet olacaktır. Onun içindir ki bana, Cuma günü salavatlarınızı artırın. Salavatlaınız bana ulaştırılacaktır. Ve sordular, YaRasulaAllah sav; bu salavatlar siz dünyadan göçtükten sona size nasıl ulaştırılacak? As cevap verdi: “allahcelle ve ala şüphesiz bu dünyanın peygamberlerin vücuduna dokunmasını, onlara zarar vermesini yasaklamıştır.” İmam şafi rahimehullah buyurmuştur: “ben her daim rasulullah sav e salavat yollamayı çok severim. Ama özellikle yevmil cumada (Cuma günü) salavat yollarım.”
“Allahümmesalli ala seyyidinaMuhammedinnebiyyiümmiyyi ve ala alihi ve sahbihi ve sellim teslime”
Salat ve Selamlar Ona, Onun Asil Ailesine, Sahabe-i Kirama, özellikle Dört HulafayiRaşidin, Hz Ebubekir es-Sıddık, Hz Ömer el-Faruk, Hz Osman el-Gani, Hz Ali el-Murtaza ve kıyamet gününe dek onları takip edenlere olsun.
Salat ve Selamlarbu mübarek Nakşibendi yolunun şerefli meşayihine olsun. Allah onlara rahmet eylesin.Salat ve selamlar adaletin sultanları mübarek Osmanlılara olsun. Ki onlar 600 yıl boyunca peygamber efendimizin sancağını yüce tuttular. Allah Onları sevenleri sevsin ve Onlardan nefret edenlere lanet eylesin.Allah Onların dönüşlerini ve haklarının iadesini hızlandırsıninşaAllah.Amin, Amin, Amin.
Eyyühelmüminun! Ey iman edenler! Cihad’ülekber, nefse karşı yapılan mücadele son nefese kadar bitmez. Bu mücadeleyi sürdüren, bu kavgayı veren kişi, işte o gerçek bir mücahiddir. Peygamber efendimiz as buyuruyor: “mücahid, Allaha teslim olmak için nefsine karşı mücadele edendir.”
Büyük şeyh hzsüfyan-ı sevriks, nefisle olan mücadeleyi şöyle anlatıyor: “ben nefsimden daha yüksek başka bir güçle savaşamadım. Benimle bir an beraberse, bir an karşıydı. Nefshiçbi zaman yorulmaz, hiçbir zaman mola vermez, dinlenmez. Bu muazzam canavar bizi yok etmek için yaratılmıştır.”
Sultanül evliya şeyh Mevlanamuhammed nazım adil el hakkani ks buyuruyor: “bu imandır, bu dindir, bu bir oyun değildir. dinimiz ve imanımız hakkında ciddi olmamız lazım. Önemli bir şey söylüyoruz. Zamanımızda hiç kimse birşey olmamak için uğraşmıyor, ki Allahın huzurunda hiçbir şey olmak en büyük makamdır. Hiç olmak. Ama nefsimiz hiçbir zaman hiçlikle hem fikir değildir. hep karşı gelcektir. Allah bizleri yarattığında, hepiniz gelin, yaklaşın diye emretti.nefs’e de emretti. Her şey bir adım yaklaştı, nefs tam tersine bir adım geri gitti. Rabbimiz bir adım geri gidin dediğinde herkes buna uydu ama nefs yine tersine bir adım ön yaklaştı. Ve Allahın huzurunda nefs, sen sensin, ben de benim dedi. Sümme haşa. Allaha sen sensin, ben benim dedi. Allahın affına sığınırım ama nefsin iddiası buydu. Benlik iddia etti. Sen sensin- ben benim. Halbu ki Allah huzurunda “Sen” herşeysin, “Ben” hiçbirşeyim demektir. İşte nefs ile olan bu mücadele baştan sona kadar, ilk nefesten son nefese kadar devam edecek bir mücadeledir. Nefsin amacı ben herşeyim demektir. Buna dikkat edin, dikkat edin! Köpeğe dikkat et diye levhalar asılıyor değil mi? Kendi içimizde ki o deli köpeğe de dikkat etmemiz lazım. Köpekten de öte ejderha gibidir, her yeri zehir dolu 7 başlı ejderha gibi.”
Onun için dikkat etmemiz lazım. Nefsimiz öyle muazzam zehirle doludur ki, onu görseniz korkudan düşüp ölürsünüz. MevlanaCelaleddin-i Rumi içimizde olan bitene bir pencere açıyor ve bize gösteriyor: “İnsanoğlu bir vahşi orman gibidir. O vahşi ormanda tehlikeli hayvanlar dolaşır. Çok dikkat etmeniz lazım. Uyanık olmanız lazım. Dikkatli olmanız lazım. Bizim vücudumuzun içinde binlerce kurt var, binlerce domuz var, binlerce pislik var, binlerce karakter var. Bu karakterlerden bir tanesi bize hükmetmeye başlasa, bizi etkisi altına alsa, bu, vücudun kurt’a teslim olması gibidir. İnsanoğlu bazen Hz.Yusuf AS gibi güzelleşir. Vücudu, yüzü nur dolar. İyilik, kötülük, kin, güzellik, çirkinlik özel kanallardan, insanlardan kalpten kalbe geçer. İnsanın kalbinden her an için bir şeyler geçer. Bazen şeytana dönüşür, bazen meleğe dönüşür. Bazen bir tuzaktır, bazen bir canavardır. Bazen bir melek gibidir. Ve bizim bu güzelliğimizden, saflığımızdan dolayı bazen melekler bile bize özenir. Ama bizim bir pisliğimiz olduğunda da bu pislikten şeytanlar bile kaçar.
İşte insanlığın verdiği mücadele budur. Kendimizi anlamamız, içimizde olan biteni anlamamız, içimizde olan biteni kontrol etmemiz lazım. Allah svt içimizde ki bu halin özelliğini Beled suresinde şöyle anlatıyor. BismillahirRahmanirRahim : “biz insanı zorluk içinde ve mücadele üzerebıraktık, onun için yarattık (Kabat).” Sadakallahül Azim.
Hz Hasan raKabat hakkında şöyle anlatıyor: “dünyada karşılaştığımız zorluklarla mücadele etmek ve ahirette başımıza geleceklere hazırlanmak.”
Bütün amaç kontrolü elinde tutmaktır. Eğer insan nefsinin kontrolünü elinde tutmazsa, nefsine hakim olmazsa, o zaman nefsi onun efendisi olur. Ve nefsin hocası da şeytandır. Nefsi tarafından kontrol edilen bir insan aslında şeytana oyuncak edilmiş olur. Şeyhimiz sahibulseyf şeyh Abdülkerim el kıbrısi er rabbani, nefsi nasıl kontrol ettiğini şöyle anlatıyor: “eğer nefsinizehakim olamazsanız, onu kontrol edemezseniz, Allaha kulluk etmeyi hiçbir zaman anlayamazsınız. O zaman nefsinize köle olmuş olursunuz. Nefsiniz sizi pek çok yönden aldatır. Allah svt peygamber efendimizi bize, nefsimize nasıl hakim olacağımızı öğretmesi için yolladı. Kendimizi sırati müstakimde tutmamız için, peygamber efendimiz as bize gösterdi. Eğer nefsinize hakim değilseniz, o zaman içinizde ki nefs tasmasından koparılmış bir canavar gibi hareket eder ve size hükmeder. Nefs sizin en büyük düşmanınızdır. Nefs hiçbir zaman, son nefesinize kadar durmaz. O kadar çok hilesi, tuzağı vardır ki, sizi bir taraftan bıraksa öteki taraftan uğraşır. Nefsiniz sanki efendiniz gibi size hükmettiğinde, sizin boynunuza vurur. Kafanızı koparıverir. Kişi hiçbir zaman nefsini tek başına kontrol edemez. O nefs her daim başka bir şekle girer. Başka bir hal alır. Saklanır ve yine başka bi şekilde ortaya çıkar. Ve nefsi kontrol etmek için illa ki bir Mürşide, bir hocaya, bir öndere ihtiyaç vardır.
Şeyhimizin hatırlattığı gibi; Peygamber efendimiz sav ne buyurmuştu: “ Ya Rabbi Beni bir göz kırpma anı kadar bile olsa nefsime başbaşa bırakma”. Nefs bu muazzam kuvveti ve yanlış niyetleri ile bizi he daim sırati müstakimden ve gerçek rehberden, gerçek mürşidden ayırmak için uğraşır. Bu yüzden bi Evliyanın yardımına muhtacız. Ki o Evliya olmadan bu evren içinde tek başımıza yalnız ve zayıfız. Bir Evliya ile bağlantıda olmak, onun kaynağından, onun gücünden her daim bağlı olarak, sanki bir kablo çekilmiş gibi ondan güç almamız lazım. Belki gündüz vakti ateşe ihtiyacımız olmadığı gibi düşünmek. Halbuki gece bir çukura düşmemek için bir mum ışığı bile yetecektir.
İnsanoğlu zayıf yaratıldı. Bu zayıflık İnsanoğlunun temelindedir. Allah svt buyuruyor, BismillahirRahmanirRahim: “Allah sizlere kolaylık getirdi. Ve insanlar zayıf yaratıldı. “ Sadakallahül Azim. Allah svt güçlüdür, bizler zayıfız. Biz bu zayıflığımızı Rabbimize itiraf etmedikçe, her daim kendimizi böyle güçlü addettikçe, hiçbir zaman düzelemeyiz. Secdeye varmak işte bu zayıflığın bi göstergesidir.
Sahibulseyf buyuruyor: “şeytanlık ve şeytanlar insanların secdeye gitmesini engelliyor. Çünkü insanlar secdeye gittiklerinde zayıflıklarını anlayacaklar ve Rablerine itiraf edecekler. O zaman Allah diyecek ki ona yardım et. Meleklerine de emredecek ona yardım edin. biz kendi zayıflığımızı kabul ettikçe, Allah bizim için, ona yardım edin diyecek. Her daim kendimize zayıflığımızı hatırlatmamız lazım ve secdeye varmamız lazım. Allah svt o yardımı bize nasıl yolluyor? Dostları vasıtası ile yolluyor. Allahın dostları, İslamın temeli gibidir, dünyanın temelleri gibidirler. Onlar o kuvvetli sütunlar gibidir ki onlara dayanabiliriz. Onlardan yardım alabiliriz. Belki nefsiniz sizden çok daha kuvvetli ama, Şeyhiniz o nefsten daha kuvvetlidir.
sahibulseyfbuyuruyor: “evliyaullah güçlükle çalışır, durmadan çalışır ve bir süre sonra Allah svt onlardan nefsi kaldırır ki sırat-ı müstakimde başka insanlara da yardım etsinler.”
Evet, işte nefsin karakterlerinden bir tanesi de budur. Şöyle yapın, böyle dönün diye insanlara komut verir ve yardım eder. Nefs bir ahtapot gibidir. Her taraftan elleri, kolları vücudumuzu kaplar. Bir taraftan kesseniz önemli değil, başka bir yerden size saldırır. O yüzen buyuruyor ki, Evliyaları takip edin, Şeyhleri takip edin. onları takip ediyor muyuz? Onların söylediklerine uyuyor muyuz? Evet belki, Onların önündeyken haklısın diyebiliyoruz. Ama onların huzurundan ayrıldıktan sonra takibe devam ediyor muyuz? Hayır. Eğer onun huzurundan ayılıp da gene nefsimize taabii oluyorsak, gene nefsimizi efendi etmişiz. Nefsimize teslim olmuşuz. Bir Şeyh’e ne kadar teslim olsanız bile, eğer onun söylediğini yapmazsanız, istediğiniz kadar yakınında olun veya uzağa gidin önemli değil. Evliya size her yerde ulaşabilir.
Bütün olay Allahın sizi seyrettiğinin, Allahın her şeyin fakında olduğunun, Şeyhinizin de sizi seyrettiğinin bilincinde olmaktır. Eğer ben bunu Onun önünde, huzurunda yapmıyorsam şimdi neden yapıyorum diye kendinize sormanız lazım. Ben şimdi bu ameli işliyorsam, beni belki fiziksel olarak seyretmiyor ama seyretseydi yapar mıydım? Bunu sorgulamıyorsanız o zaman kaybedersiniz. Sadece bir duvar mı Şeyhinizle sizin aranıza girecek? 1 mil, 10 mil veya 1000’lerce mil mesafe olması birşeyi değiştirir mi? Zannediyor musunuz ki sizi seyretmiyor? SahibulSeyf Hakkı konuşur.
Şeyhimiz olmadan hiçbir yere varamayız. Şeyhimiz o ilahi ile buyururdu; “Pirsiz bu yol aşılmaz, benim Pirim Hakkani” ve onun kervanı Hakk yolda ilerler. Sultan Bahu, büyük veli buyuruyor ki; “Mürşidin olması Allahın nimetlerinden biridir. Hiçbi iş ilahi yardım olmadan tamamlanamaz. Mürşid olmadan bütün namazlarınız, bütün ibadetleriniz hiçbir işe yaramaz. Bütün hayatınızı ibadetle geçirseniz bile. Allah’ a hiç kimse Mürşidi olmadan ulaşamadı. Mürşid ehliyet sahibi yetenekli bir kaptan gibidir. O gemisini her türlü okyanusta, her türlü fırtınada gideceği yere ulaştırandır.Mürşid o geminin kaptanıdır. Mürşid o geminin kendisidir. Mürşid önünde olanı görür, gelecek olan felaketleri fark eder. Kaptan ufka baktığında o fırtınanın ulaştığını görüyor olabilir. Biz bunu fark edemeyiz. Biz o yeteneğe sahip değiliz. Bu bizim işimiz de değildir. bizim işimiz gemiye sıkı sıkı tutunmaktır. Şeyhimiz bu konu hakkında şöyle anlatıyor: “peygamber efendimiz as her daim buyururdu; “size ve başkasına faydası olacak bir şey varsa söyleyin, yoksa susun.” Şeyhin size bağırmaya hakkı var. Ama sizin hiçbir zaman Şeyhinize cevap vermeye hakkınız yoktur. Şeyhin size küfretmeye de hakkı var, ama sizin hiçbir zaman Şeyhinize cevap verip küfretmeye hakkınız yoktur. Şeyhin size ceza vermeye hakkı var, ama sizin hiçbir zaman şeyhinize ceza vermeye hakkınız yoktur. Eğe bu hoşunuza gitmiyorsa, bunu kabul etmiyorsanız, o zaman Şahadetiniz tamamlanmış değildir. o zaman imanınız tamamlanmış değildir. o zaman imanınız nefsinize göre gider, gelir. Eğer elinize güç verilse, elinizde dünyayı yakacak ateş olsa yakıverirsiniz. nefsi gördüğünde ateş bile korkar, cehennem bile korkar, kaçar.
Hz Mevlana, Şeyhimizin bize öğrettiği bu gerçeği şöyle açıklıyor: “Ey dost, aslanın pençesindesin. Eğer Şeyh senin başına bir şey atarsa, o gelen pislik bile olsa, onu bir misk-i amber gibi kabul et. Çünkü içinde gizli bir düşman var. Ve o düşmanı ancak sertlikle, kavga ederek yenebilirsin. Bir halıyı sopa ile döven, halıya sinirli değildir. onu dövmesinin sebebi, tozundan kurtarmaktır. İçimizde katbe kat toz var. Nefsimizin o perdeleri, sadece bir tokatla veya bir sopa ile gidecek halde değildir. Her vuruş, her sertlik nefsimizden bir şeyler çıkartacak ve kalbimizi açacak.
Allah yolunda her şeytani hal iyidir çünkü, o şeytaniliği adam eder ve bizi sonuna doğru düzeltir. Bakın o hayvan postuna ki o post tabakhanede kaç defa yıkandı, temizlendi ve kaç bin defa kimyasalların içinden geçerek tabaklandı. Ama tabaklandıktan sonra deri ne hale geliyor? Güzelleşiyor. Ey Tebriz, Ey benim Güneşim, sen en iyi karakterlerin sahibisin ki, gel bana, beni kurtar ve sırlarının içinde o gücünle bana yardım et.”
İnşallah bunları anlayanlardan, Şeyhimiz’e teslim olanlardan ve kendimizi teslim edenlerden olalım. inşallah şüpheden ve asilikten uzak duralım. inşallahAllahın rızasına kavuşalım. Şeyhimizin bize olan nasihatini hatırlayalım. Şeyh efendi şöyle buyururdu: “hzaliraın duasında söylediği gibi; “Eğer bu kapı bana kapanırsa, gidecek bir yerim yok. Sana gelmekten başka bir çarem yok, çünkü başka kapı yok. Ben mükemmel değilim.”derdi.Gerçekten mükemmeldi, mükemmel bir Mürşiddi. Ama buyuruyordu; Ben mükemmel değilim. En beteri de ben değilim. En kötüsü de ben değilim, en mükemmeli de ben değilim. Ben aciz bir kulum. Acizliklerim, zayıflıklarım var. Senin affını diliyorum. Affına sığınıyorum.” Bu duayı samimi olarak alıp kalbine koyan ve tekrarlayan, bu duaya inanan ve isteyen kişi’ye kesinlikle cevap gelir ve ben senin duanı kabul ediyorum der.
İnşaAllah, İnşaAllah Rabbimizden bizi bu duanın koruması altında tutmasını istiyoruz.
Amin.Amin. Amin.
Şeyh Lokman Efendi Hz.
Cuma Hutbesi
Osmanlı Dergahı
12Şevval 1443 – 13 Mayıs2022