BismillahirRahmanirRahim
“Bir Osmanlı Kalbi”
Bütün Hamdü Senalar Alemlerin Rabbi olan Allah (SVT)’yadır.Bütün HamdüSenalar Kur’an’ı Kerimde,Bakara Suresinde şöyle buyuran Allah’adır. Rabbimiz Kur’an’ı Kerimde kendisini şu şekilde tarif ediyor.BismillahirRahmanirRahim; “Allah, Ondan başka ilah yoktur. Diridir, her şeyin varlığı ona bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir, ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Onundur. Onun izni olmadıkça, katında hiçbir kimse şefaat edemez. O, onların önlerinde olanı da, arkalarında olanı da bilir. Onun ilminden hiçbir şeyi, onun dilediği dışında hiç kimse bilgisi içine sığdıramaz. Onun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim sahte ilahları inkar eder ve Allah’a inanırsa, asla kopmayan bir Urvetü’lVuska (Sağlam Kulp’a) yapışmıştır. Allah herşeyi işitir ve bilir. Allah iman edenlerin velisidir. İnkar edenlerin velileri ise, sahte tanrılar, sahte ilahlardır. Onları aydınlıktan çıkarıp karanlıklara sokarlar. İşte bunlar ateşliklerdir. Bunlar orada devamlı kalacaklardır.SadakallahülAzim.(2:255-257)
Salat ve Selam, Peygamberlerin Sultanı, Nebîlerin İmamı, Seyyidina Muhammed Mustafa (AS)’ın üzerine olsun. Mübarek Validemiz Hz Aişe(RA) bize, Peygamber Efendimiz’in şöyle buyurduğunu naklediyor; “Bana Salavat getiren her Kul’un Salavatı, bir Melekle, Rahmanın Huzuruna (Azze ve Celle) iletilir. Bunun üzerine Rabbimiz Tebareke ve Teâlâ şöyle buyurur; “Kulum (AS)’ın Kabrine bu Salavatla git. O Salavatı getiren kişiye mağfiret dilerve bu Salavat Peygamberimin gözünde ferahlık olur. AllahümmeSalliâlâSeyyidina Muhammedin NebiyyilUmmiyyi ve âlâAlihi ve Sahbihi ve Sellim. Salat ve Selam Peygamber Efendimiz Muhammed (AS)’ın Ehli Beyt’i ve Sahabe-i Kiramın üzerine olsun. Salat ve Selam Sıddık-ülEkber’in, Faruk-ülAzam’ın, Zin-Nureyn’in ve Şah-ı Merdan’ın üzerine olsun. Salat ve Selam Mübarek Hacegan’ın üzerine olsun. Onlar ki takipçilerini Mehdi (AS)’ınkervanna iletiyor. Salat ve Selam Osmanlı Padişahları’nın üzerine olsun. Onlar ki, Allah’ın Gölgesi, Peygamberin Kulu, Evliyaullah’ın Hizmetkarıdır. Onları dünya ahiret Sultan yapan hizmetleriydi. Allah Onları sevenleri sevsin, Onlardan nefret edenleri zelil etsin. Onların geri dönüşünü hızlandırsın. Amin.
EyyühelMüminun! Ey İman Edenler! Mübarek Rebi’ül Evvel Ayı’nın ilk Cumasına Hoşgeldiniz. Alemlere Rahmet olan Muhammed (AS)’ın doğduğu Ay.Müminler, bizi Peygamber Efendimizle lütuflandırdığı için ve bize Onun Ümmetinden olmayı nasip ettiği için oturup Allah’a şükretmeli. Hz Ebu Said el-Hudri (RA), Hz Muaviye (RA)’ın şöyle söylediğininaklediyor; “Peygamber Efendimiz (AS) bir defasında Sahabeleri halka şeklinde otururken gördü. Ne yapıyorsunuz? diye sordu. Onlar da; bizlere dinini ve seni ihsan ettiği için, Allaha şükretmek için bir araya geldik dediler. Allah için soruyorum tek amacınız bu mu? diye sordu. Allaha yemin olsun ki başka bir sebep için bir araya gelmedik diye cevap verdiler. Efendimiz şöyle dedi; gerçeği söylediğinizden şüphe ettiğim için sormuyorum. Cebrail bana gelip, Allah Celle ve Âlâ’nınMeleklere sizlerden övgüyle bahsettiğini söyledi.”
Bu muazzam bir Ay’dır. Büyük Âlim İmam el-KastalaniRahimahullah şöyle buyuruyor; “Peygamber Efendimiz’in doğmuş olduğu Rebi’ülEvvel Ayı’nın günlerini oruç ve kutlamayla geçiren kişinin üzerine, Allah Rahmetini yağdırsın. Şüphesiz bu dertlilerin kalplerine en iyi devadır.”Allah bizleri onun rızasına ulaşanlardan eylesin. Peygamber Efendimiz’in bu ayda rızasına nail olanlardan eylesin İnşaAllahu’r Rahman.
Allah (SVT) kainattaki herşeyi,OMübarek Peygamberin yüzü suyu hürmetine yarattı. Şeyhimiz SahibulSeyfŞeyh Abdülkerim el-Kıbrısî er-Rabbani (KS) diyor ki; “Allah (SVT)Peygamber Efendimizi yarattı. Geri kalanı da Onun Aşkına halk etti. O yaratılanların ilki ve Peygamberlerin sonuncusudur. Yaratılmışlar arasında ilk olmasının bir sırrı var. Zahirde tüm Peygamberlerin babası Adem (AS) gibi görünür. Ama hakikatte Adem’in ve her şeyin babası Peygamber Efendimiz (AS)’dır. Allah (SVT) da onu son Peygamber, Hatem-ülEnbiya olarak gönderiyor. Ve O da biz de “Son peygamber diyoruz, Peygamberlerin Mührü.” Şeyh efendinin sözleri Hakktır ve Allah ve Peygamberinin sözlerinden geliyor. Allah (SVT)Peygamber Efendimize Hadis-i Kutsisinde şöyle buyurdu; “Levlake, Levlake, Sen olmasaydın, Sen olmasaydın,felekleri yaratmazdım.” Peygamber efendimiz ise kendisihakkında şöyle buyuruyor; “Adem ruh ile beden arasındayken ben Peygamberdim.” (Taberani)
Bir defasında Cabir bin Abdullah şöyle demiş; “Ya Rasulallah anam babam sana feda olsun, Allah’ın her şeyden önce ilk yarattığı şeyi bana söyler misin?” Habibullah(AS) şöyle cevap verdi; “Ya Cabir, her şeyden önce Allah’ın ilk yarattığı şey, senin Peygamberi’ninNurudur. O Nur, Allah’ın kudretiyle onun dilediği yerlerde dolaşıp duruyordu. O vakit daha hiçbir şey yoktu. Ne Levh, ne Kalem, ne Cennet, ne Cehennem vardı. Ne Melek, ne Yer, ne Gök, ne Güneş, ne Ay vardı. Allah mahlukları yaratmak istediği vakit, bu Nur’u 4 parçaya ayırdı. 1. Parçasından Kalemi, 2. Parçasından Levhi, 3. Parçasından Arşı yarattı. 4.sünden ise geri kalan her şeyi yarattı.”PeygamberEfendimiz’in(AS) hakikati işte budur.
Biz neredeyiz ve O Mübarek Peygamber (AS) nerede? İmam el-Busiri(KS)Kaside-i Bürde de şöyle buyuruyor; “Kendime zulmettim, geceleri, ayakları şişip ağrıyıncaya kadar ibadetle geçiren o Peygamber’in sünnetini ihmal ettim.O Allah Rasulü (SAV) açlıktan dolayı karnına taş bağladı ve böğrünün üstünde ki Mübarek cildini taş altında toplayıp büktü. Altınlar ve dünya malı onun için sunulmuşken yüzünü çevirdi. İhtiyaç halindeyken zühtü daha da arttı. Çünkü ihtiyaç bunun üzerinden gelemezdi. İhtiyaç nasıl böyle birisini dünyaya çeker ki? Dünya onun yüzü suyu hürmetine yaratıldı. O olmasaydı yaratılmazdı. Muhammed (AS) her iki dünyanın Seyyidi ve Efendsidir. Acemlerin ve Arapların Efendisidir. İyiliği emreden ve kötülüğü nehy edendir. Ondan daha doğru söyleyen yoktur. Allah’ın habibidir. Onun şefaatini dileriz. Her korkudan ve her dertten ona sığınırız.” Amin.
Peygamberimiz budur. O Peygamberin peşinden nasıl koşmayız, nasıl Ona Aşık olmayız. O Aşk bir dünya aşkı değil, gelip geçici bir sevda değil. Bu dönüştüren bir Aşktır. Alemlerin titreten bir Aşktır. SahibulSeyfşöyle buyuruyor; “Biz daveti kabul eden ümmetiz, onlar ise daveti kabul etmeyenlerdir. Onlara davet ulaştı ama onlar kabul etmedi. Biz ise onu kabul ettik. Bizim farklı bir şekilde yaşamamız lazım. Peygamberimiz (AS)’a daha fazla yakınlaşmamız lazım. Ona yakınlaşmak için ise, onu bilip öğrenmemiz gerekiyor.
Kimdir? Ne için geldi? Nasıldı? Neler yapıyordu? Ne yaptı? Biz Onu öğrendikçe ona daha çok Aşık oluruz. Ona Aşık olmamız şart. Bu Aşk’ın diğer bütün Aşkları sevdaları aşması gerekiyor. Allah Aşkını bir kenara bırakın, o başka bir boyut. Bu insan aşkı değil, yaratıcıya olan aşktır, bu farklıdır. Peygamber Efendimiz’in Aşkını kalbine koyduğun zaman, sarsılmazsın. Şehadet ise, dünyada, kabirde ve ahirette sana yeter. O şehadete göre yaşamak için koşturman lazım. Ama ona göre yaşamıyorsan, her daim sarsılırsın. Şeytan her yönden sana yaklaşmaya çalışır. Her şeyi alamayacağını bilse dahi, en azından seni yıkmak için, sana zarar vermek için sana yaklaşmaya çalışır. Ama biz Peygamber Efendimize yaklaştıkça, koruma altına girmiş oluruz. Peki Onu nasıl bileceğiz? Peygamber Efendimizi, Onu tanıyan zaatların peşinden koşmamız gerekiyor. Peygamber Muhabbeti yoksa, şeytan kandıracak.
Peygamber Efendimize gelip şöyle dediler; “Allah’a inanıyoruz, kıyamet gününe de inanıyoruz. Ne diye senin emirlerini takip edelim?” Bunun üzerine emir geldi; “ Ya Muhammed (AS), onlara söyle, eğer Allaha olan muhabbetlerinde samimilerse, Allah’ın onları sevmesi için, Seni sevip sana itaat etmeleri gerekiyor.” Peygamber Efendimizin hayatımızda ki önemini öğrenmemiz gerekiyor. Sahabeler gözleri kapalı takip ettiler. Biz bugün bunu yapmıyoruz. Bugün her şeyi sorguluyoruz. Herkes sorguluyor. Nasıl yaşayacaklarını öğrenmek için, asla bir zaata teslim olmuyorlar. Kendi nefslerine teslim olmuş haldeler. Başka bir kişiye teslim olmamanın işareti, o kişinin kendi nefsini takip ettiğinin işaretidir. Egonuza, “Hayır istediğini yapamazsın, Şeyhi’nin senden istediğini yapacaksın” diyebilir misiniz? “ Sahib’ulSeyf’in sözleri, gerçeği konuşur.
O halde Peygamber (AS)’a olan Muhabbet, sadece iddiadan ibaret olamaz. Hakikatten uzak bir iddia nifaktır. Bu Muhabbetten ayrı olmaksa, ahirette dehşete yol açar. Peygamber Efendimiz (AS) şöyle buyurdu; “Aranızdan bana gelecek olanları, havz’ım başında bekliyor olacağım. Bazıları engellenecek ve bana ulaşamayacaklar. Bunun üzerine, “Ya Rabbi, Ümmetim, Ümmetim diyeceğim”. Ama sen gittikten sonra neler yaptıklarını bilmiyorsun. Onlar yoldan döndü denilecek.”
Demek ki, Mümin’in bu hakiki Peygamber sevgisini kalbine yerleştirmesi gerekiyor. Bu muhabbetin mührü nedir? İtaattir. Batı itaat kelimesinden nefret ediyor. Teslimiyet kelimesinden nefret ediyor. Aşk onlar için özgürlük, vahşiyet, herşeyi yapabilmektir. Ama islam diyor ki; “Aşkın şeriatı var, tarikatı var ve Aşkın marifeti vardır. Aşkın şeriatı ise,gözlerimi kapatıyorum ve seni takip ediyorum demektir. Sahabe-i kiramın dedikleri gibi, Semi’na e ata’na, Amenna ve saddakna. Yaşayan bir rehberin önüne gelip, ömrünü, hayatını onun ellerinin arasına koyup, peygamberi onun üzerinden takip ettiğini bilmektir. Aşk budur. Sahibulseyf şöyle buyuruyor; “eğer sormuyorsan, ulaşmıyorsan ve bağlanamıyorsan, Şeyh’e ne ihtiyacın var. Peygamber şuan sana ne yapacağını söylemiyor. Peygamber efendimiz, ne yapacaklarını sahabe-i kiramlara söylüyordu. Oturuyorlardı, bunu yapın ve bunu yapmayın diyordu. Emirden çıktıklarında ise gereken ne ise yapıyordu. İşaretler de peygamber efendimizin sırrını aktardığını gösteriyor. Her sahabi peygamber efendimizden bir sır aldı. İstediğim gibi, dilediğim gibi yaparım demediler. Peygamber efendimiz sırr-ı azamı Ebubekir sıddıka aktardı. O yüzden herkes Ebubekir sıddık efendimizin peşinden koştu. O bu dünyadan çıktığında, hilafeti ömerra a aktardı.
Hz Ömer ra sahabe-i kiram a ne diyor sohbet verirken, sahabelere konuşurken, peygamber efendimizin huzurunda oturmuş olanlara konuşurken, kılıcını çıkarırdı ve “Eğer dinlemezseniz, bu dile itaat etmezseniz, sizi bununla yola sokarım” derdi. Bunu sahabe-i kiramlara derdi. Günümüz insanları kimseyi takip etmek istemiyor, çünkü kendi nefislerinin kölesi olmuşlar.
Çıkış yolu yok. Bütün yollar kapandı. Artık yolu bilen bir efendi bulman lazım. Seni oradan çıkaracak bir zaat bulman lazım. Gerçek müminlerin 1400 yıldır yaşayışları bu şekildeydi. Sahabeikiramların hepsi peygamber efendimize gelip, daha sonra Ebubekir sıddık a biat ettiler. Çünkü onun varisi olduğunu bildiler. Ebu bekirsıddık efendimiz vefat ettiğinde ise, hzömer sonra hzosman sonra hzali’ye biat ettiler. 4 halifeden sonra da devam etti. 100 yıl evveline kadar bu devam etti. 1300 yıl boyunca devam etti.”
Peygamber aşkı. Aşkı resul. Peyagmber aşkına sahip olduğumuzu, onun varislerini bırakmışken nasıl iddia edebiliriz?Halifesinin, sultanı’nın tahtı boşken, nasıl böyle bir iddiada bulanabiliriz? Bütün ümmet, özgürlük, sekülerlik, liberalizm, kendi başımıza yürümek istiyoruz dediklerinde, biz nasıl peygamber efendimizi takip ettiğimizi, sevdiğimizi, söyleyebiliriz? Sultan Abdülaziz han öldürüldüğünde kimse hesap sormadı. Nasıl böyle bir iddiada bulunabiliriz. Müslümanların sultanı olarak, ulu hakan sultan abdülhamid hanın indirilmesi, sultan vahdettinin sürülmesi, bütün bunlara rağmen nasıl peygamber efendimizin as ın aşkına sahip olduğumuzu iddia edebiliriz?
O aşkın şartları vardır. O şartlardan biri de halifeye, padişaha sahip olmaktır. Peygamber efendimizin aktarmışolduğu otoriteye bağlanmak. Rabbül alemin diyor ki, eğer beni seviyorsanız, peygamber as a itaat edin. Peygamber efendimiz ne diyor; “bana itaat eden Allaha itaat etmiş olur, bana isyan eden, Allaha isyan etmiş olur.” Emire itaat eden, bana itaat etmiştir. Emire isyan eden ise bana isyan etmiştir. Müslümanlar temel mantığı kaybetmişler. Bu hdisin manası basittir. Allahı seven peygamberine itaat etmeli, peygamberi seven emirine itaat etmelidir. Emire itaat etmeyen, allahı ve peygamberini sevmiyordur ne yaptığı fark etmez. 24 saat ibadet etse hiçbir manası yoktur. İtaat edip peygamberi sevmeyeni Allah da sevmez. Bunun manası şudur.halife olmadan islam yoktur, şeyh olmadan düşünemeyiz.
Cehennem etrafımızı sarmış, çünkü o yalancı deccalin çağındayız. Cenneti cehennem, cehennemi cennet gösteriyor. İnsanlar bunu cennet zannediyor ama ateşin dibinde yanıyorlar. Etrafımızda ki ateşten kurtulmayı diliyoruz. Dua ediyoruz. Biz çok aciziz ama kalplerimizin güçlü olması için dua ediyoruz. Şeyhimiz bize,rabbimize nasıl döneceğimizi tarif ediyor. “100 yıl evvel, allahın bize gönderdiği hükümdra, halifeye karşı isyan ettik. Kendi kanunlarımızı koyacağız dediler. O yüzden şimdi iyi mi? Rüyalarında bile görmedikleri şeylerin, şuan daha da bereti başlarına geliyor. Batıdan da beter. Siz benden daha iyi biliyorsunuz. Bir şey anlatmama gerek yok. Peki Bizim için ne var? Biz bunun bir parçasıyız. Oturup dua etmemiz lazım. Evet ya rabbi bizde bunun içindeyiz, biz de bunun bir parçasıyız, mağfiretini diliyoruz. Allahtan mağfiret dileyin. Evet bana güç verirsen ya rabbi, ben ayağa kalkıp bütün bu yanlışlığı değiştiririm ve bu yanlışlıkları önce kendimde değiştirmeye başlıyorum. Sana söz veriyorum, senin kanunlarına göre yaşayacağım, kendi nefsime göre değil.
Bunu dersen selamette olursun. Hiçbir şey değişmese de, bütün dünya başına yıkılsa da sen iyi olursun, selamette olursun.
Bu mübarek Cuma gününde bu duayı ediyoruz. “Halifeye karşı olan bu isyanda ne kadar rolümüz varsa, bundan tövbe diliyoruz. Kalplerimizin değişmesini, kendimizi değiştirmeyi diliyoruz. Allahın hilafeti geri göndermesini diliyoruz.” Amin.
Rebiul evvel ayındayız. Peygamber efendimizin aşkının ne olduğunu görmek isteyen varsa Osmanlılara baksın. Osmangazi ye baksın. Peygamber sünnetini küçük bir cemaatle, allahın kelamına göre yaşadılar. Cihan saltanatı onun kalbinden filizlendi. Fatih sultan mehmed hanın peygamber efendimize hediyesine baksınlar, İslambol. Yavuz Sultan selimin hilafeti koruması ve muhafaza etmesi için, mısır çöllerinde yürüyüşüne baksınlar. Sultan Abdülaziz hanın ravzaya ulaşan mektuplarına baksınlar. Sultan Abdülhamid hanın bir gününe baksınlar, başından sonuna kadar peygamber efendimizin sünnetine göre yaşadı. Bunu silmeye kalktılar ama silinmedi. Peygamber efendimizi sevenlerin kalplerinde canlı duruyor. 1. Sultan abdülhamid han, şeyhimizin dedesi, peygamber efendimiz as a, onun hücre-i şerifi’nin hürmetine, Kaside’tülHücriyye’yi yazdı. Peygamber efendimizin türbesinin duvarını süslüyordu. Bir çok yerini yıktılar ama hala görünen kısımları da kaldı. Bu mübarek ayda, mübarek sultanın, mübarek rasulümüze yazdığı mübarek şiiri okuyoruz;
Ya seyyidi, ya rasulallah, efendim tutar mısın elimden,
Senden başka kimsem yok, meyl edemem başkasına.
Bütün kainata hidayet nuru sensin,
Ey güvenlilerin en hayırlısı, cömertliğin sırrısın.
Hakikattir, bütün varlıkların imdadı sensin,
Allah için insanlara yol gösterici ve hatalara set çekicisin.
Ey makamı mahmudda bulunmaya layık olan efendim,
Tek, eşsiz, doğurmaış ve doğrulmamış rabbimin huzurunda.
Ey iki parmağında fışkırarak nehirler akan,
Ordulara yardım ederek susuzluğunu gideren.
Beni korkuya düşüren bir zarara uğradığımda,
Ey efendiler efendisi, ey dayanağım diye seslenirim sana.
Hatalarımdan dolayı benim için Rahman’a şefaatçi olmanı,
Hayal bile edemeyeceğim bir şekilde bana ihsanda bulunmanı.
Daima ve ebediyyenmemnuniyyet nazarıylabakmanı diliyorum.
Her zaman lütufta bulunarak kusurlarımı gizlemeni niyaz ediyorum.
Beni de içine alan o bağışlayıcılığınla, şefkat eylemeni istiyorum.
Çünkü benim zaatından başka bir efendim yok.
Öyle seçilmiş bir zaata tevessül ediyorum ki,
O vahid ve ehad’in sırrı, semalara yükselenlerin en üstünüdür.
O güzelliğin yaratıcısı, güzelliğin rabbi olan Allah tealadır.
Varlıklar içinde o güzel gibi bir güzel bulamadım.
Odur mahlukatın en hayırlısı, peygamberlerin zirvesi,
Halk içinde ki en değerli hazine ve onları doğru yola iletendir.
Onunla Rabbime sığınıyorum,
Umulur ki Allahım beni bağışlar.
İşte bneim düşüncem ve inancım budur,
Ömrün sürdükçe onu medh etmeye şevkim hiç bitmeyecek.
Arşın Rabbi katında benim dayanağım, onun muhabbetidir,
En güzel salat ona olsun ve bu ebediyyen devam etsin.
Selam ile birlikte hem de sınırsız ve sayısızca.
Selam olsun aline ve ashabına da ,
Ki onlar müsamaha denizi, cömertlik ve yardım, medet ehlidirler.
Bu şiiri yazan Osmanlı gönlünden ve kalbine o muhabbeti koyanlardan Rabbim razı olsun. Amin.
Şeyh Lokman Efendi Hz.
Cuma Hutbesi
2 Rebiül Evvel 1443 – 8 Ekim 2021